Baharın müjdecisi muhteşem Mimoza ağacıyla ilk Cemre düştüğünde Romantika’nın yanı başında karşılaşıverdim. Bu kadar muhteşemini görmemiştim.
Sapsarı top çiçekleriyle yaşama umut saçan Sarı Mimozaların zamanı geldi. Suadiye’de kentsel dönüşüme kafa tutan eski bir köşkün bahçesinde, Didim’de yol boyunda, Marmaris’te devasa bir saksının içinde, Ünye’de bir çardağın yanı başında İstanbul’da Prens Adaları’nda sarı çiçekli dallar gökyüzüyle buluştular.
Mimozalar, Mart başında açan, kısacık zamana sıkışan ömürleriyle hikayeleri olan şanslı çiçeklerdendir. Bu bahar bilenler bilmeyenlere anlatsın diyerek bir kez daha hatırlayalım.
İkinci Dünya Savaşı’nın İtalya Cephesi, Temmuz 1943’de Sicilya ve Salerno çıkarmalarıyla açılır. Napoli’ye kadar ulaşan savaş, Roma yakınlarında Anzio bölgesine yapılan çıkartma ve son derece çetin geçen çatışmalar sonucu İtalya Cephesi, 29 Nisan 1945'te İtalya topraklarındaki Alman birliklerinin Müttefikler'e yenilmesi ve İtalya'nın kayıtsız şartsız teslim olmasıyla kapanır. Yıl 1946; İtalya İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmaya uğraşmaktadır. Savaş altında kalan ama baharda yeniden yaşama tutunmaya çalışan İtalyanlar yıkıntıların arasından çıkmaya çabalarken bir umuda sarılmak ihtiyacı hissederler.
Kadın Dayanışması gurubundan, Teresa Mattei, Rita Montagnana ve Teresa Noce, İtalyan Kadın Birliği üyesi bu üç güçlü ve akıllı kadın; İtalyan toplumunun yeniden birlikte kalkınmasını teşvik edecek, sembol edinecekleri bir çiçek seçmek isterler. Karanfil, Anemon ve Mimoza’nın aday olduğu yarıştan Mart ayında çiçeklenen Mimoza ağacının sarıçiçeği Mimoza galip çıkar.
Bahar’ı müjdeleyen Mimoza, KADIN DAYANIŞMASI’nın sembolü olur. Yeşil yaprakları arasından Sarı top çiçeklerinin kısa zamanda, topluca açmasıyla; Bahar’ı yani yeniden doğuşu-can bulmayı simgeleyen Mimoza artık mis kokusuyla savaşla yerle bir olan İtalya’da umudun simgesidir.
Mimoza ağaçları fazla emek ve bakım istemeden büyürler. Kısa sürede yeşillenen dallarda hızla büyür çiçek açarlar. Koşulları zorlayan güçlü yapıları vardır. Kırılgan dallarını çevreleyen neşeli sarı top çiçekleri kısacık ömürleriyle Kış’la Bahar arasında sağlam bir karakter geçişi oluştururlar. Dünya literatüründe Mimoza çiçeği, ölümsüzlük, diriliş, dayanışma, moral, hassasiyet, umut ve yaşam coşkusunun can bulmuş halidir.
Zor koşullara dayanıklı, hızla yapılanabilen, kırılgan ama güçlü, yaşama tutunan umudun sembolü Mimoza aynı zamanda kadını sembolize eder. İtalya başta olmak üzere Rusya ve Dünya’nın birçok ülkesinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlara Mimoza çiçeği hediye edilir. Dayanışmayı sembolize ettiği için kadınlar kadın dostlarına da Mimozalar alırlar.
Kireçli toprakları ve kuytuları seven Avustralya kökenli Mimoza, Meltem rüzgarıyla çiçeklerinin kokusunu etrafa cömertçe yayar. Gün doğarken açan çiçekler, hava kararırken kapanırlar.
18. yüzyılda Gökbilimci Jean Jacques d'Ortous de Mairan, İçsel / Biyolojik ritmi, pratik bir yöntemle Mimoza bitkisinde gözlemler. Mimoza çiçeğini gün boyu karanlıkta tutarak; Karanlıkta olsada Mimoza çiçeğinin gündüze eş değer saatlerde açap ve gece saatlerinde kapandığını, ritiminin hiç şaşmadığını gözler. Jean Jacques böylece Mimoza çiçeğinin biyolojik saati olduğu belirler.
Buluş burada kalmaz. Nobel’e giden yolu açar. Nasıl mı? Zamanında uyuyup, zamanında uyanmamızı sağlayan; tansiyon, vücut sıcaklığı, kalp frekansı ve uyku-uyanıklık ritmi gibi unsurlarımızı yöneten, 24 saatlik döngüler yani ‘’Sirkadiyen ritim - Biyolojik saatimiz bunu sağlar. ’Sirkadiyen ritim geceleri yükselirken gündüzleri düşer.
Sirkadiyen ritmi moleküler düzeyde inceleyen çalışmalarıyla üç Amerikalı bilim adamı Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young, 2017 Nobel Tıp- Fizyoloji Ödülü'nü kazanırlar. Bu bilim insanları ayrıca “zamansız” ve “çift zamanlı” diye adlandırılan, PER proteini düzeyini dengeleyen iki gen keşfederler. PER düzeyi, dengedeyse vücut saatinin yavaş; denge bozulduğunda hızlı çalıştığı sonucuna ulaşırlar. Biyolojik ritmin düzeni uzun yaşamın anahtarı kabul edilir.
İnsanların hormon salınımından, hayvanların kış uykusuna yatması, kuşların göç etmesi, ağacın her yıl aynı ayda meyve vermesi, çiçeğin aynı zamanda açması; bu ve benzeri olgular biyolojik saatin doğru işleyişiyle mümkündür. Kısa dönemde biyolojik saatin ritmini bozacak şeylerin hafıza
oluşumunu etkilediği, uzun vadede şeker, kanser ve kalp hastalığı gibi kronik hastalıkların riskini artırdığı artık biliniyor.
Bu bahar Mimozalar beni İstanbul’da Fenerbahçe’de karşıladılar. Keyifsizliğime neşe kattılar. Mimoza ağacının çılgın, özgür, yapraklarıyla sarmaş dolaş umut veren sarı çiçeklerinin Bilim Dünyası’na katkılarına minnetle; bunlarda geçecek diye içimi çekiyor; Dünyama barış diliyorum.
Harika Ören İzmit 2 Mart 2022
|