Her insanın idealidir, iyi yaşamak, toplumda sevilmek, sayılmak…
Saygı ve sevgide kendiliğinden gelmez bize, altın bir tepside sunulmaz hiçbir zaman. Toplumda istediğimiz yerde olabilmek için çok çaba göstermek gerek.
Önce kendimize saygılı olmalıyız, kendimizi sevmeliyiz ve en önemlisi olduğumuz gibi davranabilmeli, dürüst olmalıyız. Kendimize karşı dürüst olamazsak, başkalarına karşı nasıl dürüst olacağız?
Toplumsal huzur ve barış için, önce iyi insan olmak gerektiğinde hem fikir olmayanımız yoktur. Ama bunu sağlamak, konuşmak, vaat etmek kadar kolay değildir. İnsan olarak zaaflarımız vardır, çoğu zamanda onlara yeniliriz.
Örneğin;
Sevilmek, sayılmak, ilgi görmek isteriz… Ama biz ne kadar başkalarını sever, sayar ve ilgileniriz.
Bakarız, ama görür müyüz?
İhtiyaç sahiplerine, gerçekten ihtiyaç duyduklarını, verebiliyor muyuz?
Haklarımızı savunurken, başkalarının haklarına ne kadar saygılıyız?
Yaşam içinde ki aksaklıklardan şikâyet etmek yerine, çözüm için ne yapıyoruz?
Bencillikten, kendimizi ne kadar kurtarabiliyoruz?
Yasaların bizi engellemesini beklemeksizin, kendi vicdanımız bizi ne kadar doğru davranmaya yöneltiyor?
Emeğe saygılı mıyız?
Arkadaşımızın, dostumuzun, birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızın başarısı ile ne kadar gurur duyuyoruz?
Vefakâr mıyız?
En büyük eksikliğimiz bu soruları kendimize sık sık soramayışımızdır.
Hep kolayı seçmekteyiz…
Erdemli ve iyi insan olmanın yolu, kendimizi de sorgulamaktan geçmektedir…
Kolaycılıktan vazgeçip, egomuzun esiri olmadan yaşamaya başladığımızda, daha mutlu ve daha huzurlu olacağımızı düşünüyorum.
Kolayı seçmekten vazgeçelim mi?
Ne dersiniz?
|