Fiziksel temasın, dokunmanın sevgiyi iletmenin bir yolu olduğu çok uzun zamandır bilinmektedir. Sevdiklerimize dokunduğumuzda neler hissettiğimizi anımsamanızı istiyorum.
Çocuk gelişimi konusunda yapılmış birçok araştırma sonucu görülmüştür ki; dokunularak sevilen, kucağa alınan ve öpülen çocuklar, uzun süre fiziksel temastan mahrum kalan çocuklardan daha sağlıklı bir duygusal yaşam geliştirmişlerdir.
Dokunmak, fiziksel temas evliliklerde de sevgiyi iletmek için güçlü bir araçtır. El ele tutuşmak, öpüşmek, sarılmak v.s. sevgiyi iletmenin yollarından birisi ve bazı insanların da birinci sevgi dilidir. Dokunmadan sevgilerini ifade edemezler ve sevildiklerini de hissedemezler. Eşlerinin sıcaklığını hissetmek; kendilerini güven içinde hissetmelerini ve sevildiklerinden de emin olmalarını sağlayacaktır. Bazı eşler için dokunmak olmazsa olmazlardandır.
Zor anlarımızda, üzüntülü olduğumuzda ya da hasta olduğumuzda sıcak ve dost bir elin elimizi tutmazı, elini omzumuza koyması, kolumuza girip bize destek vermesi nasıl bir ihtiyaçtır…
Hepimiz için çok önemli değil midir?
Kendimizi o dokunuşlarla daha güçlü ve iyi hissetmez miyiz?
Arkadaşlık, anne- baba- evlat, kardeş, eş adı her ne olursa olsun; bir ilişkide sevgiyi yaratan da, bozan da fiziksel temaslardır. Sevgiyi de, nefreti de onlar ileteceklerdir.
Fiziksel temas sevgi dilinin diyalektidir. Dokunmak; beş duyumuzun diğer dördünden farklı olarak tüm vücudumuza yayılmıştır. Minik dokunsal algılayıcılar sayesinde, her teması algılamaktayız.
Bir dokunuşun;
Sevgi mi?
Düşmanlık mı?
Nefret mi?
İçerdiğini algılarız!
Sevmek, sevgi dolu bir yüreğe sahip olmak ne kadar önemli ise;
Sevgiyi doğru anlatmak da bir o kadar önemlidir.
Söylenememiş sevgi; okunmamış mektup gibidir…
|