Bir 19 Mayıs ruhunu ve bilincini yaşadığımız günlerdeyiz.
Milli kültür ve birlik ahlakında direnen bir şuurla birlikteyiz.
ATATÜRK’ün şahsında birleşen ve başarılan yeniden doğuş atılımında geriye dönüp baktığımızda milli şuurun yansımalarını ve bugüne taşınmasını algılıyoruz ve anlıyoruz.
On. Yıl nutkunda ATATÜRK’ ün neler söylediğine bir bakalım:
‘’Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesine çıkarmak’’ gerektiğini işaret ediyor ve daha sonraki konuşmalarında ise şöyle devam ediyor:
1 Mart 1922’de Büyük Millet meclisinin üçüncü toplanma yılını açarken söylediği nutukta ise:
‘’Milletimizin inkişaf-ı dehası ve bu sayede layık olduğu mertebe-i medeniyete irtikaası bittabi ali meslekler erbabını yetiştirmekle ve milli harsimizi ila etmekle kabildir.’’
1 Kasım 1932’de dördüncü dönem yılı açılışında ise:
‘’Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz.’’
24 Nisan 1920’de Ankara’da, meclis konuşmasında ise söyle diyor:
‘’Millet istiklalinden vazgeçmiyor ve geçmiyecek esası kabul edilmişti. Ancak,bu şart-ı esasiyi daha mahfuz ve muhterem tanımak üzere memleketimizin derece-i imarı, milletimizin serveti, umumiyetle seviye-i fikriyyemiz nazar-ı dikkate alınınca ve bütün dünyadaki terakkiyat ile bunu mukayese edince, itiraf etmek mecburiyetindeyiz ki, biraz değil, çok geriyiz.’’
20 Mart 19232de Konya gençleriyle ise söyle konuşuyor:
‘’Dünyanın her türlü ilminden, keşfiyyatından, terakkiyyatından istifade edelim, lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.’’
1919 yılının Ekim ayında Amasya’ da söylediği şu sözlerin ise üzerinde durulmaya değerdir:
‘’Siyasi cidallerin çoğu bi-sudedir. Fakat içtimai mesai her vakit için müsmirdir. Bizim münevverler buna çalışmalı. Neden Anadolu’ya gelip uğraşmazlar? Memleketi gezmeli, milleti tanımalı, eksiği nedir görüp göstermeli. Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla muhabbet fayda etmez.’’
Aynı görüşü 20 Mart 1923’te Konya Türk Ocağın’da şöyle belirtiyor:
‘’Münevver sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında tabii bir intibak olmak lazım gelir. Yani, sınıf-ı Münevverin halka telkin edeceği mefkureler halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı…Münevverlerimiz içinde çok iyi düşünenler vardır. Fakat umumiyet itibariyle şu hatamız da vardır ki, tedkikat ve tetebbuatımıza zemin olarak alel ekser kendi memleketimizi, kendi tarihimizi, kendi an’anelerimiz, kendi hususiyetlerimizi ve ihtiyaçlarımızı almalıyız. Münevverlerimiz belki bütün cihanı tanır, bütün diğer Miletleri tanır. Lakin kendimizi bilmeyiz.’’
‘’Bunun için bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sü’rat ve hareket mefhumlarına göre düşünülmelidir’’
Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü anlamak ve anlamlandırmak için bir 19. Mayıs ruhu ile birlikteyiz. Sonsuz Saygılarımızla…. BİZİMLESİN…
|