Erkek olmak, kadın olmak, çocuk olmak, yaşlı olmak….
Güzel ve cazibeli ya da karizmatik ve de güçlü olmak… v.s
Dahası ; iyi bir mesleğe ve iyi ekonomik şartlara sahip olmak günümüzde çok önemsenmekte… İnsani hasletler umursanmazken… Maskelenmiş kişilikler sergilenmekte…
Yaşam bir tiyatro sahnesi gibidir.
Her bireyin bir rolü, bir misyonu vardır. Önemli olan bu rolü en iyi biçimde, en insanca oynayabilmektir.
İnsanı sevmekle başlar yaşam. Saygı, güven, sadakat ve hoşgörü ile devam eder. Toplumdan soyutlanmadan, diğer insanlara iletişim içinde farkındalığı arttırarak, örnek davranışlarla birlikte yaşamanın güzelliğinin tadına varılmalıdır. Arkadaş, eş, sevgili, komşu ciddiye alınmalı… Sıkça empati yapılmalı, bize yapılmasını arzulamadığımız bir davranışı kimseye yapmamalıyız!
Haim Ginott’un eğitimcilerden ricasını paylaşmak istiyorum.
Haim Ginott; Almanya’da II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kampından sağ çıkmış, sonra Amerika’da yaşamaya devam etmiş bir psikologdur. Şöyle der;
“Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım, gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları,
İyi eğitimli doktorlar tarafından zehirlenen çocukları,
Lise ve yüksek okul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekleri,
Bu nedenle öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum.
Sizlerden tek ricam öğrencilerinize İNSAN OLMAYI öğretmeniz!
Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları yaratmamalı!
Okuma-yazma, yazım, tarih, coğrafya ve matematik ancak öğrencilerinizin İNSAN OLMASINI sağlarsa önem kazanır!”
Kadın ya da erkek diye ayrıştırılmadan önce insan olabilmek için uğraş vermeliyiz diye düşünüyorum.
Eğer her gün, her saat iç rahatlığı yaşayabiliyorsak!
İnsan olduk demektir!
Dünyalar bizim olmalı!
|