Bazen bir gülüş insanın içini ısıtır, bazen bir serzeniş insanı düşündürür.
Hepimiz yaşarken gerekli yada gereksiz bir çok konuda düşünüyor ve mesai harcıyoruz.
Harcadığımız bu mesai belli ki bizim düşünce dağarcımızda bir arpa boyu kadar yol gitmemize sebep oluyor ve çevremizde ki insanlara da ayna görevi görüyordur.
Belli mi olur!
Sanki uzaklarda bir yerlerde bir güneş doğuyor ve bize ayak sesleri bir şeyler fısıldıyor.
Her ne kadar sessizliğin erki ve uzakların çekiciliği çabuk yorulmamıza ve karamsarlığa kapılmamıza sebep olsada, hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını bilerek sadece dinleyelim ve tepki vermeyelim.
Bize bizden daha yakın olan ne var sizce…
Dostlarımız ve arkadaşlarımızın etrafımızda yarattığı hare ile ilerlemek ve gülümsemek.
Bu evrende yalnız olmadığımızı ve çaresiz ise hiç olmadığımız biliyoruz.
İçimizdeki yaşam enerjisi ve hayatın akışının gücü ile birbirimize tutunarak ilerlemeliyiz.
Bütün renklerin ve yaşamın incisinin derin denizlerin dipindeki istiridye gibi bir gün açılacağını ve gerçek yüzünü bize göstereceğini biliyor ve bekliyoruz.
En yüzeydeki kılcal damarlarımız bize hayat vermeye ve yaşamın o bitmez tükenmez kızgın enerjisini soğurmaya devam ediyor.
Biriz ve beraberiz.
Seni benden beni senden ayırmaya ve uzaklaştırmaya kimsenin gücü yetmez.
Sadece bir an düşün ve umutlarına yeniden sarıl.
Bu hayat senin bir kalp atışı gibi yakınında ve sokağında ve evinde sahnelenen bir tiyatro sahnesi gibi gerçek ve umarsız.
Seyredelim , affedelim ,dileyelim…
Ben ve sen olan biten bu sahnede hiçbir şey için suçlu değiliz.
Kendimizde dahil herkesi ve her şeyi affediyoruz.
Olana bitene yenilenene ve dünyaya gelene sadece şahidiz.
Mutluluk eğer bir oyunsa bizde bu sevgi oyununda birer insan olarak ve olumlu katkıda bulunarak sadece nefes alıyoruz ve veriyoruz.
Sen daima yolundaki çiçekleri topla yürekli ve huzurlu ol.
Köklerinde ki incelik ve merhamet seni koruyacak ve yaşamana yardım edecektir.
İlerle bu hayat senin…
Saygılarımla…!