Dünya döner, yaşam akıp giderken; değişim, dönüşüm kaçınılmazdır.
Kâinat değişmekte, gelişimini sürdürmekte…
Biz insanlar da bu değişim ve gelişime ayak uydurmak durumundayız… Ancak; değişimin yönü önemlidir… İnsan olarak tüm çabamız, çalışmalarımız daha iyi, daha doğru ve daha faydalı yönünde olmalıdır…
Dünyamız geçmişte yaşadıklarımızdan, yaşayacağımızı tahmin ettiklerimizden, hatta hayallerimizden dahi daha hızla çehresini değiştirmektedir. Bu değişim, kendi kendine değil, bizzat insanoğlunun etkisi ve müdahalesi ile olmaktadır. Değişimden sadece teknolojik yenileşmeyi anlamamak, onu bir bütün içinde sorgulamak gerekir. Fiziksellikten ziyade ruhsal, ahlaksal boyutunu anlamalı, tavır ve davranışlarımızda bütünün hayrını hedef almalıyız.
Bütünü hedef alabilmenin yolu, egomuzu aşmaktan geçer.
Egomuzu nasıl aşacağız?
Ego hep ben, ben, ben der…
Ben demek; varoluşun en alt düzeyidir yani hayvanlığa yakın haldir.
Oysa biz en üstün düzeyde tanrının suretinde yaratılmış, gelişime değişime yatkın canlılarız. Ruhsallıkta tekâmülümüz tüm insanlığın faydası yönünde olmalı, çoğunluğun yararı gözetilmelidir.
Çoğunluğun yararını gözetmek üzere çıktığımız bir yolda, yol arkadaşlarımda ki değişimler beni kaygılandırmakta, üzüntü içinde izlemekteyim.
Kaygılarımı sizlerle paylaşmak isterim;
“Bir yazlık sitenin genel kurulunda dört yıl önce kötü yönetildiğimizi görerek, yeni bir yönetim oluşturduk, ben de yeni yönetimde görev aldım. Amacımız yapılmış tüm aksaklıkları gidermek, dürüst ve şeffaf bir yönetim sergileyerek, huzur içinde yaşamaktı. Üç yıl boyunca hedefimize ulaştık… Ruhsatı olmayan artezyen kuyumuzun ruhsatını aldık, elektrik projeleri yeniden çizdirilerek yenilenen altyapı ile sitede yaşayanların can güvenliğini sağladık, yıllardır devredilemeyen trafonun Tedaş’a devri için tüm yasal işlemler yapıldı, bireysel aboneliğe geçilmek üzere... Kooperatif fes edilmeden, site yönetimine geçilmiş olması nedeniyle, davalar açılarak tüm yasal düzeltmeler yapıldı. Bu çalışmalardan dolayı hepimiz memnunduk… Yönetimi devraldığımızda, eski yöneticinin özel işlerini takip eden, sürekli başkanına laf taşıyan, çalışmasından memnun olmadığımız site görevlisini uzaklaştırıp, yerine yeni bir görevli aldık. Bu arada ben özel nedenlerle iki yıldır yönetimde değilim.
Başkanın işe aldığı yeni görevlimiz ise çalışkan, dürüst, kültürel olarak donanımlı bir kişidir. Kendisini yakından tanıyan birkaç dostumla kendisine filozof demekteyiz. Bu unvanı gerçekten hak edecek derece farkındalığının yüksekliği, yaptığı çalışmalarda da açıkça görülmekte. Eğitici yönünü, siteye, özellikle de çocuklarımıza yansıtmaktadır. Örneğin; iki yıldır onbeş yaş altı çocuklara kitaplar almakta, onları kitap okumaya teşvik etmekte, okuma saatleri düzenlemektedir. Kitap ve şiir okuma, dans etme gibi yarışmalar düzenlemekte, çocuklar arasında arkadaşlığı teşvik etmektedir. Sosyal ve toplumsal olaylara karşı duyarlılığı arttırmak için siteye kapak toplama kutusu koyarak, gençlerin dikkatini çekmeye gayret etmekte… Toplanan kapaklar ile engelliler için tekerlekli sandalye almak istemektedir. Bu arada sitede ki asli görevlerini de aksatmadan yürütmektedir. Son derece çalışkan ve güvenilir bir kişiliğe sahiptir.
Ne yazık ki; bu özel görevlinin tüm bu vasıfları bir tarafa bırakılmış.. Birkaç egosu yüksek site sakininin özel işlerini, diğerlerine emsal teşkil etmemek adına yapamadığı ( Bahçelerine özel bakım yapmak, evlerinin etrafını temizlemek gibi) gerekçesiyle kendisine karşı işten atılma kampanyası başlatılmış ve işine son verilmiştir. Oysa genel kurul kararlarımızda ortak alanlar dışındaki bahçelerin bakımı görevleri arasında değildir, özel bakım istenirse ücreti kendisine ödenmek kaydıyla yaptırılabilecektir.
Benim yol arkadaşlarım nasıl böylesine değişebildiler?
İyi yönetmediğine inandığımız eski yöneticimiz ile son yılda çok samimi arkadaş olmuş başkanımız… Son genel kurulda yardımlarından dolayı teşekkür bile etmiş… Eski başkanımız bizleri çok mağdur etmiş, siteden evini de satarak ayrılmıştı...
Kötü ve yanlış bildiklerimizle, güvenilmezliği tescilli olanlarla neden-nasıl yakınlaşıldı acaba? Hayretle izlemekteyim… Değişim böyle mi olmalıydı?
Yine ego ağır bastı, egonun tuzağına düştük, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğu, çalışkanlığın ve dürüstlüğün erdemi unutuldu…
Değişimin yönü, kısa sürede daha çok hizmet yapmaya, önemli şeyleri etkili, dengeli ve sinerji yaratmaya doğru olmalıydı.
Yazık oldu site çoğunluğuna, yazık oldu sitemizin çocuklarına, yazık oldu emeklerimize…
Yazık oldu inandığımız doğrulara, dostluklara…
Yazık!
|