Firuze renkli altıgen duvar çinileri,lacivert üçgen çiniler, pencere alınlığı üstünde ki (Kalplerin şifası Sevgiliyle’’Muhammed as’’buluşmaktadır) anlamında ki Hadisi Şerif, Yeşil Camide bulunmaktadır.
Beş tablosunun mekanının da burası olduğunu görürüz.’’Mihrapta rahle üstünde kadın’’ da bunlardan biridir…Ve bu tablo O’nun ‘’fark Üstadı’’ olduğunu en güzel vurgulayan tablolardandır.
Eğer bir tablonun önünde duraklıyorsan; anladığın yada anlamadığın,beğendiğin yada beğenmediğin, çekildiğin ya da itildiğin için…Hiç fark etmez.. Duruyorsan…Hakkında konuşma ihtiyacı duyuyorsan…Şu yada bu şekilde…O tablo amacına ulaşmıştır. Kablumbağa Terbiyecisi’de ilk günden kalabalıkları önünde toplar. Merakla bakarlar, anlamaya, çözmeye çalışırlar, çeşitli yorumlar ve hikayeler üretirler…Günümüze kadar devam eden bu yorumlar da;
Derler ki…Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi 17. Sayısında resmin adı ‘’Kaplumbağalar ve Adam’’ dır.İsim değişikliği ne zaman , niçin, kimin tarafından yapılmıştır?.
Derlerki…Lale Devrin’de eğlencelerinde bahçeler üstünde yakılmış mumlarla gezinen kaplumbağalar ile aydınlatılırdı.(Kim düşündüyse bravo, muhteşem bir fikir)Bu kaplumbağalar Kapıkulu Askerleri sınıfından sayılır, kadrolu personel muamelesi görür, bakılır, korunurlardı. Acaba Osman Hamdi, bu hayvanların hantal, ağır yapılarını, etraflarını az aydınlatmalarını (Avrupa elektriği kullanırken Osmanlı’nın bunu red etmesi) devletinin yapısına mı benzetmiştir?.
Derler ki…Osman Hamdi bey, Paris’te bulunduğu sırada ‘’Charles Baudelaire’nin –Modern Hayatın ressamı’’ kitabında da yer alan Paris sokaklarında dolaşan kaplumbağalardan mı esinlenmiştir?.
Derler ki…Mısır’dan babasının gönderdiği ‘’1869 ilk cilt-Tour du Monde) dergisinde gördüğü; L.Crepon(Japon) adındaki illüstratörün gravüründen ilham alarak mı çizmiştir?.
Derler ki…Osmanlıda ki Monarşi yönetimine karşı çıkan önemli bir şahsiyettir.Üç padişah görmüş Osman Hamdi bey, toplumunu sanatla eğitmenin farkında olmadan kendini de eğdiğini anlatır..Elinde ki ney tatlı dilini, kaplumbağaların uzun ömürlü olmalarının İmparatorluğun süresini, hantallığının gelişimdeki ve bürokraside ki geri kafalılığını gösterir..
Ve hala demeye devam etmekdeyiz….
Derim ki…Ressamın yeni resmine başlarken ne düşündüğünü kendisinden başka kim bilebilir?. Ki, karşımızda bir figür ve tarz ustası var…Kişiliği,bakış açısı ve yaşama karşı duruşuyla…
Tabloya baktığınız anda raslantısal bir kompozisyonla karşı karşıya olmadığınız gerçeğiyle yerinizde çakılıp kalıyorsunuz. Plastik dilin sesini, perspektif uygulanışı, ışık-gölge oranları, mekan seçimi ve renk tonlarıyla kulağınızda bir müzik gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Kırmızının çekimi maviyle dengelenip, yeşil ve sarının tonlarıyla buluşmuş…Yaşamın içinden bir konu değilken gerçek bir mekan içinde hayat bulması sağlanmış. Sezgiler, kontrollü bir biçimde plastik sanatlar yoluyla şekillenerek, duygular naif bir anlatımla aktarılmış. Pencereden yeni günün ışığı yansımış…Geleceğin, umudun belki de…
Bugün Eskihisar’da ki köşk müze haline getirilmiştir..Yolunuz düşerse ziyaret edin derim.’’Vazoya çiçek koyan kadın’’ tablosunun canlandırıldığı atölyesinde dolaşın, Osman Hamdi Bey’in ailesiyle paylaştığı bahçede gezinin..Rüzgarın fısıltısına kulak verin…Bilin ki o esintide Osman Hamdi’nin sanatının ruhu var….
|