Çalakalem yazmaya ve değerlendirmeye devam….
Olan bitene seyircimi kalalım, yoksa etrafından mı dolanım da çözüm için planlar mı yapalım.?…
Her ne ise ..,,
Sadece şikayet etmeyelim…!
Her yiğidin sevdiği bir yoğurt çeşidi vardır , hele şimdi ki tava yoğurtları bir harika.
Bundan 40 -50 yıl önce sütçünün getirdiği sütden evde yapılan mayalama yoğurtlar tabii daha bir ehven di ama …..
Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı misali yine konuyu bugün eskilere, Sit alanı dediğimiz tarihi kalıntı ya da binalara getirmek istiyorum.
Tabii güzel, şöyle 50-100 yıl önce yada çok daha eski zamanlarda bu binalar yada eserler kotarılmış, bize sadece seyretmek düşüyor…
Birde aslını bozmadan korumak, temiz tutmak belki onarmak , boyamak,,tadilat yapmak…
Ki, bir daha göremeyebileceğimiz tarihi yaşatmak….
Elden ne gelir….
Her şey birer birer tarih olup, kokuyor!
Tarihin kokusunu dahi muhafaza etmek bize düşen…
Bir yerden aldığımız alıntıya göre bu Sit midir nedir bu alanların korunması, kollanması biraz askıya alınacakmış…
Sit Alanları kanunun da değişiklik yapılıyormuş…Ya da böyle bu kanun kaldırılıyormuş.!
İnanamadım…
Hadi ya! Peki kim koruyup , kollayacak bize miras kalan bu alanları yada binaları, eski eserleri..
Eğer gerçekten böyle bir düşünce varsa yada üretiliyorsa çok yazık …
Üstelik tarihi eserler korunma hakkını kazanmışlar bir daha bırakırlar mı?
Bir takım farklı kokulara maruz kalmamak için, tarihi koklamaya devam etsek te bunalmasak… daha iyi değil mi sizce?
Adam sendecilikten de bir kurtulsak güzel şeylerin olacağından eminim.
Sizlere iyi bir gün dilerken, bakın bakalım etrafınızda yada ikamet ettiğiniz bölgede tarih kokusu size kadar ulaşıyor mu?
Her şey daha güzel olsun ve tarihin kokusu üstümüze sinsin…
|