Sen yüce sevginle ve bereketinle geldin dünyaya,
Bu ayrılıklar ve gayrılıklar seni boğmasın.
Kalbindeki hüzün buğusu dağılsın,
Bilki tek başına ve yalnız değilsin…
Şafak ertesi yolun aydınlanacak ,
Sen yeniden kaybettiğin değerlerine kavuşacaksın.
Bırak her şey yerli yerinde ve sevgiyle dursun….
Sessiz sözsüz süren bu karmaşanın suçlusu sen misin?
Yoksa sana adaletin ve sınamanın yüce katlarından bir sesleniş mi var.
Günümüz insanınında yakındığı ve söylemeyede pek cesaret edemediği bir şeyler olabilir.!
Son umudumuz , kararlı ve merhametli olma tutumumuz.
Yoksa vay halimize.
Zifiri karanlık basmış gibi.
Uzaklar daha uzaklar bizi çekiyor.
İnsansız uçaklar ise fır fır başımızda dönüyor.
Esen bu deli rüzgarlar ve yağmurlar dünyayı temizlemek ve arındırmak için çabalıyor.
Sana gelen her bilgi ve duygu selinde daha bir aklıselim ol ve daima ileriye bak.
Gör ki senden istenen bir şeyler var.
Yüreğini ve kalbini temiz tut, elindekini paylaş ve arkana dönmeden ilerle.
Sana istediğin sunulacaktır.
1 Eylül – Barış gününü yeni kutlamıştık sanırım, hala barış ayındayız.!
Eğer öyleyse bu günü kaldırmaya lüzum yok, sadece işlevselliğine kavuşturmak gerek diyorum.
Yunus ‘un bir şiiri ile sözü bağlıyayım…
Nice bir besleyesin, Bu kad ile kameti
Düştün dünya zevkine, Unuttun kıyameti.
Topraktan yaratıldın, Yine topraktır yerin,
Toprak olan kişiler, Nider bu alameti.
Uslu değil delidir, Yüce saraylar yapan,
Akıbet viran olur, cümlenin imareti.
Çalış kazan ye yedir, Bir gönül ele getir.
Yüz Kabeden yeğrektir,Bir gönül ziyareti.
Siz siz olun merhamet hislerinizle dünyaya bakın ve görün ki Barış Günleri size hatırlatılan ‘’bir gün’’ olmasın.
Saygılarımla…
|