Kadının parası-malı olur, ticari faaliyetlerde bulunurdu. Eski Türklerde Harem, peçe ve yaşmak yoktu. Kadının her meclisde kocasının yanında yeri vardı. Hükümdarlar yabancı elçileri dahi eşleriyle kabul ederlerdi. Kadın devlet işlerinden de haberdar olurdu. Hindistan ve OrtaAsya da kadın hükümdarlar görüyoruz. İran'da Kutluk bölgesinin aynı isimli devlet hükümdarı Türkan Hatun idi.
Osmanlı Devletin de mahalle aralarında , camiye yakın kurulan Sübyan Mektepleri'nde karma eğitim yapılırdı.
Tanzimat Dönemiyle (1958) Kız Rüşdiyeleri ( Kız öğretmen okulları) Devletin genel eğitim politikasında yer almaya başladı. Eğitim tarihimizi dönüm noktası kabul edilen bu okullarda Sübyan Okulları için öğretmen yetiştirmek amaçlandı.
İkinci Meşrutiyet yıllarında sosyal ve ekonomik ortamlarda gelişen Milliyetci etkilerin sonucunda kadın eğitiminde olumlu bir dönüşüm süreci başlamıştır.
Birinci Dünya savaşı sırasında erkeklerin savaşa katılmasıyla, kadınların devlet hizmetlerinde ki boşlukları doldurmaları; kadın işgücünü yabana atmamak gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Kadın fırsatları değerlendirmiş, hızla sosyal yaşamda erkeğin yanına yerleşmiştir.
Kadın ailesini kollar ve korur..Canı pahasına..Hele ki söz konusu vatanı olduğunda; İstiklal Savaşında ki yeri, evlatlarını kendi topraklarında yaşatmak için verdiği mücadele asla göz ardı edilemez. Tarihimiz, Nene hatunlar, Şerife bacılar, Kara Fatmalar, Satı kadınlar, Ayşe Onbaşılar ile doludur.
Türk Kadını toplumda bu gün ki konumunu; Ninelerinin mücadele yıllarında , erkeklerinin yanında gönüllü olarak yer almasına borçludur.
1925 de Kıyafet kanunu ve hemen ardından 1926 da Türk Medeni Kanunu, kadının yasal statüsünü ' Birey olarak ve aile içinde ki konumuna eşit haklar tanıyarak' devamında ;1930 da Seçme ve Seçilme hakkını kazandırarak 1934 genel seçimlerinde oy kulanma hakkına kavuşturmuştur.
1924 yılında Tevhid-i Tedrisat kanununun kabulüyle kadın ve erkek aynı şartlarla eğitim alma olanağına kavuşmuştur.
Türk Kadını bu gün sahip olduğu hakları mücadelesine bire bir şahit olan Ata'sının takdirine borçludur.
'' Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermiştir. Bugünün gerçeklerinden biri de kadınlarımızın her hususta yükselmelerini sağlamaktır. O halde kadınlarımız erkeklerin geçtikleri eğitim kademelerinden geçerek bilgili olacaklardır. Sonra sosyal hayatta erkeklerle beraber yürüyerek birbirinin yardımcısı ve koruyucusu olacaklardır.''
Atatürk bugünü dünden görmüş, dünyanın en büyük Lideridir.
İlk kadın öğretmenimiz Rafet Angın
İlk kadın arkeoloğumuz Prof.Jale İnan
Lebra hastalığını tedavi yolu bulan Prof.Dr.Türkan saylan
İlk kadın hukukcumuz Avukat Sürayya Ağaoğlu
İlk Opera sanatcımız Semiha Berkay
İlk kadın savaş pilotumuz Sabiha Gökçen
İlk kadın sürmelog Muazzez İlmiye Çığ ve daha nicelerini saymak mümkündür. Kadınlar bugün Ülkemizde, her dalda eğitim görmekte ve sosyal düzenin önemli noktalarında yer almaktadırlar. Yurtdışı açılımlarıyla da sanat, edebiyat, politika farketmeksizin; hem çocuk yaparım hem kariyer cümlesinin hakkını vermeye soyunmuşlar, hayatın zorluklarıyla baş etmeye çalışarak yollarına devam etmekteler.
Haklarına sahip çıkarak, Atatürk Türkiyesinde yaşamak her Türk Kadını için bir ayrıcalıktır.
|