Kadın ile erkek arasında ki cinsiyet ayrımı sadece ülkemizde yaşadığımız bir sorun değildir. Tüm dünya ülkelerinde kadın ve kızlara karşı şiddet, taciz ve tecavüz olayları sıkça görülmekte, korumak içinse bir dizi yasal tedbirler alınmakta…
Ülkemizde de kadına karşı şiddet durdurulmak istenmekte, bir dizi yasal tedbirler alınmaya çalışılmakta… Artık “ Kol kırılır, yen içinde kalır” zihniyetinden vazgeçilme noktasına doğru ilerlenmektedir, şiddet henüz durmasa da bu bir başlangıçtır…
Eşine şiddet uygulayan eşler, mahkeme kararları ile evden uzaklaştırılmakta…
Çeşitli elektronik cihazlarla eşe ve eve yaklaşması engellenmeye çalışılmakta…
Hapis cezası gibi yaptırımlar uygulanmakta v.s…
Hazırlanan yasa tasarılarında daha da etkili yöntemler düşünülmekte ise de…
Ben yasal tedbirlerle bu sorunun çözülebileceğine inanamıyorum.
Öncelikle erkeklere çocukluklarından başlayarak, kızlarında kendileri ile eşit haklara sahip bireyler oldukları öğretilmelidir. Anneler, erkek çocukların egolarını “sen erkeksin” diye şişirmeden, diğer cinsiyetten farklı ancak üstün olmadıklarını anlatarak büyütmelidir. Çocukların ilk öğretmenleri annelerdir, ailede başlayan eğitim kişiliğin oluşumunun temel taşlarıdır. Çok ama çok dikkatli olmalı anneler ki; kızlara ve kadınlara şiddet uygulayan erkekler yetişmesin!
Kısır bir döngüdür, cinsiyetler arasındaki şiddet ve saldırı olayları.
Bir kız çocuk, bir kadın, bir anne olur…
Anne olarak erkek çocuklar yetiştirir…
Erkekler kıza ve kadına şiddet uygular…
Kadın iyi eğitilmez ve iyi eğitici olamazsa, kendisine kötü muamele edecek bir neslin mimarı olacaktır!
Yasalar önemli ve gereklidir, ancak şiddeti durdurmaya yetmez!
Kimse- kimsenin mülkiyetinde olan bir mal değildir!
Eğitimin ile desteklenmelidir.
Gençler; evlenildiğinde eşlerini malları gibi görmemeleri gerektiği, sevmenin, birlikte yaşamanın başka, sahiplenmenin başka olduğu öğretilmelidir. Ayrıca evliliğin bir ortaklık olduğu, başladığı gibi, bite de bileceği bilinci oluşturulmalıdır ki; kadın cinayetleri son bulsun!
Kızlar ve kadınlar yasal haklarını bilmeli, yasal haklarını kullanabilecek maddi güce de sahip olacak, ayakları yere sağlam basan bireyler olabilmelidirler.
Babasının kızı, kocasının eşi olmadan önce; Ayşe, Fatma, Gül, Dilan… yani birey olmalı!
Birey olduktan sonra diğer sıfatları almak daha doğru olacaktır.
Hanımlar; toplumun yaşam mimarları olarak çok dikkatli ve gayretli olmalıyız, kendi kanatlarımızı kıracak erkekleri ellerimizle yetiştirmeyelim!
Kadın- Erkek bir birini tamamlayan bireylerdir, birlikte yaşamın uyumlu ve huzurlu yollarını uzlaşarak bulabiliriz. Mutlu toplum olmanın yolu şiddetten geçmez!
Kadın da bir insandır…
Onun da canı yanar…
Kanatlarını kırmayınız!
|