Hümeyra'nın sesinden Plakcılar Çarşısında dinlemiştim. Yahya Kemal Beyatlı'nın dizeleri notalara dökülmüş, dokunaklı bir sesten ruhumuza ulaşmıştı. Plak daha piyasaya çıkmamıştı.Yapımcı Yeşil Giresunlu fikrimizi almak istemişdi. Çok etkilenmiştim ve daima çok severek dinlediğim şarkılardan biri oldu.
Hep bir ölümün ardından yazıldığını düşünmüştüm. Oysa ki bu mısralar, dillere destan güzellikteki bir kadının Celile Hikmet'in aşkına düşen Yahya Kemal Beyatlı'nın duygularını anlatırmış.
Celile Hanım ilk kadın ressamlarımızdandır. Babası Enver paşanın ( Sultan Abdülhamit'in yaveridir) konumu dolayısıyla Fausto Zonaro'dan ders alır. Hamam konulu tablolar, aile yakınlarının portreleri, peysaj çalışmaları yapar. Yağlı boya portrelerinde ki ifadeli bakışlar, duruşlar ve kullandığı pastel renklerin etkileri ile ünlenir. Daha sonra Paris ve Roma'da eğitimini sürdürür. 1900 yılında yaptığı resimleri kadar güzelliği ile de tüm İstanbul'da gözde bir kadınken; Vali Nazım Paşa'nın oğlu Hikmet bey ile evlenir. Bu beraberlikten daha sonra şiir alanında dünyaca ünlü olacak olan Nazım Hikmet doğar.
Yahya Kemal Beyatlı, dönemin edebiyat alanında ki etkili isimlerindendir. Aynı zamanda bürokrattır. Arapca ve Farsca'ya vakıf İnce üslubu, söz söyleme sanatında ki ustalığı ile Türkçeyi mısralarına müzik notası gibi işlemiştir. 'Kitapsız şair ', 'kelime sihirbazı' olarak da bilinen Yahya Kemal ; 1923 de Urfa milletvekilliği, sonraları elçilik, danışmanlık ve başyazarlık yapmıştır.
1916 yılında Celile Hikmet'in kocasıyla arasında geçimsizliklerinin arttığı bir dönemde,Yahya Kemal ile tanışırlar. 32 yaşında ki Yahya Kemal İstanbul'un en güzel kadınlarından biri olan Celile'ye aşık olur, yakınlaşırlar.
Heybeli Ada da okuyan Bahriyeli Nazım Hikmet , Yahya Kemal'den şiir dersleri almaktadır. Hocasının annesi ile olan yakınlığından şüphe duymuştur. Ve bir gün ders arasında Yahya Kemal'in pardesüsünün cebine el yazısı ile yazılmış bir not koyar. Not da 'Hocam olarak girdiğiniz bu eve ,babam olarak giremezsiniz' yazmaktadır.
Yahya Kemal artık Nazım'a ders vermez, Celile Hanımda O'nun için kocasını ve çocuğunu terkeder. Yahya Kemal aile seven bir adamdır ama kıskançlığı ilişkilerini zora sokar. Celile Hanımın kendini de terk edebileceğinden mi, Nazım Hikmet'in tavrından mı, adı dillerde dolaşan bir kadınla evlenmekten mi korkar, bilinmez..Belki de hepsinden..Evlilik aşamasının son deminde delicesine kıskandığı, sevdiği kadına bir mektup yazarak, evlenmekten vazgeçtiğini bildirir. Celile Hanım, annesi Leyla hanımı da araya sokmuş ama tüm gayretine rağmen bu gönül bağını evliliğe döndürmeyi başaramamış, Yahya Kemal'i ikna edememiştir.
Celile hanım kırgındır, resim sanatını ilerletmek için Paris'e gitmek bahanesiyle Türkiye'den uzaklaşır.Yahya Kemal Sirkeci garına O'nu uğurlamaya gelir. 1917 yılından sonra bir daha görüşmezler. Celile hanım daha sonra bir evlilik daha yaparsa da çok kısa süre sonra ayrılır.
Yahya Kemal yuva kurmayı çok istediği halde evlenmemiş, yerleşik düzen kuramamış; sadece ruhunun yalnızlığını dizelerine dökmüştür. Celile Hanımı tutkulu bir aşk ile sevmiş ama O'nunla olamamıştır.
Celile Hikmet oğlu Nazım Hikmet'in hapiste olduğu dönemde artık yaşlanmış ve kör olmuştur. Galata köprüsünde açlık grevi yaparak oğlu için imza toplar. Tesadüfen oradan geçen Yahya Kemal O'nu görür ama Celile'nin oğlu için istediği destek imzasını esirger, geçer, gider.
Yahya Kemal'in dizeleri Hümeyra'nın sesiyle anılarımızda yer eden 'Sessiz Gemi' aslında 'Aşkın Ölümünü' anlatır. Şair bu şiiri, Celile Hanım Büyükada'dan İstanbul'a her gidişinde,ada boşalmışcasına hüzünlere düştüğünde , hareket eden vapurun ardından yazmıştır.Ateşli tutkusu, bedenini dağlayan kıskançlığına yenik düşmüştür. 'Yazın adada oturan, sonbaharda İstanbul'da ki evine göçen bir kadına deli gibi aşık oldum . Ada O'nun ile dolar, O gidince bomboş kalırdı. 3 yıl süren büyük bir aşka tutuldum' diye yazmıştır.
Ölümünden sonra bir kitabı arasından çıkan zarfda iki yapraklı, kuru bir çiçek vardır ve bir de not...'Bu zarf içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930 da Sirkeci Garında gece saat on'da Paris'e uğurladığım Aziz Kadının göğsündeki çiçektir. Bunu ömrümce muhafaza edeceğim.' Not da bunlar yazmaktadır.
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışda ne mendil, ne de bir kol .
Bir çok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti, dönen yok seferinden."
Yahya Kemal Beyatlı , İstanbul Park Otel'de ikamet etmiş, bağırsak hastalığına yakalanarak , Celile hanımdan 2 sene sonra, 1 Kasım 1958 de vefat etmiştir.
|