Doğanın kuralıdır,
Ne dir ! O, diceksiniz,
İnsanın önce kendine saygı duyması daha sonrada çevresine , insana , hayvana ve de toprağa , havaya , suya, kuşa ,çiçeğe, kadınına, erkeğine ve çocuğa….
Kişisel barış öncelikle kendi içimizde gerçekleşmezse çok yerde; sokaklarda, işte, pazarda, okulda, trafikte, çocuğumuzla, komşumuzla ,iş arkadaşımızla, ailemizle, toplumdaki insanlarla ve de sevgilimizle kavga eder dururuz…
Birde üstelik aşağılık kompleksimiz varsa karşımızdaki kişileri ezmeye, toplum içinde üzmeye ve küçük düşürmeye çalışırız.
Bunlar neden ileri geliyor birde ona bakalım…
Kendini geliştirmemeye bağlasak ,
Kitap okumamaya, ahlak kurallarından bir şeyler kapmamaya kadar uzar bu liste.
Hiç kimse bilge adam, kadın rolüne soyunamaz…
Zira asgari müştereklerde anlaşamayan bir insanlar topluluğu, kendi kavga ve gürültüsünden önünü göremeyeceği için başka alemler ya da sanatta, ekonomide, kültürde, bilimde ve ilimde bir gelişme yaratabilmeyi sadece hayal edebilir.
Bu öngörüleri gerçekleştirme oranı hiç de yüksek olmaz…
Eğer gelişme olduğu bir arpa boyu yol aldığımız açıklanıyorsa ona da inanmayın…
Yalan söylüyorlar ve de sizi kandırıyorlardır.
Kişisel gelişme olmadan , toplumsal açılımda olmaz…
Gürültü deyince aslında bugün çevremizdeki aşırı araç ve gereksiz kornaları, motosikletler ve kulak paralayan sesleri, yüksek voltajlı satıcılar ve de volümü yüksek konuşma yapılması, apartmanlarda gerekli olan sessiz kapı kapama, gece fazla gürültü çıkarmama hakkında bir şeyler söyleyecekken….
Nereden nerelere geldim.!
EE ee güzel tabii, toplumsal ahlak ve etik kuralları hiçe sayılmaya başlanınca sokaktaki gürültüyü duymak biraz zor oluyor…da ondandır sanırım.
Bize yoktur, bizden başkası,
Yardım edecek,elini tutucak,
Saygısız ilimdir gönül yaresi,
Parça parça olsanda,
Kalp ağrısından…
Lime lime dağılsanda gönül hançerenden,
Sen sende saklısın,
Bilsen de, bilmesende…
Esiri olmuşsun aşkın,
Söz söylemeyi unutmuşsun…
Yaran çok derinde…
Sevgilerimle….
|