Gezmek kelimesine bayılıyorum. Çünkü ‘’Hadi gezi var’’ dendi mi, en önde ben varım. Gezi tarihimiz, aylar öncesinden belirlenmişti ya, yolculuk tarihine bir hafta kala heyecanına düştüm. Seyahat etmeyi çok seviyorum da, bir de bavulumu hazırlayacak biri olsa, elime tutuştursa ne iyi olacak. Gardırobumun kapısını açıp, içine düşüp, 'ne götürsem acaba ?' sorusuyla karşı karşıya kalmaktan nefret ediyorum. Neyse ki bir gece kalacağız. Amaç ''karlar altında Kapadokya'yı fotoğraflamak''...
Kapadokya ,Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri ve Kırşehir'i kapsıyor. Kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara bölgesinden oluşuyor. Bölgede ki Erciyes, Hasandağ, Melendiz dağlarından püsküren volkanlar, yaydıkları türüfler ile enteresan bir yer yüzü şekli meydana geliyor. Peri Bacaları denen şekiller içine oyulan şehirler de mağarada yaşam şekli gelişiyor. Yazılı tarihi Hititlerle başlıyor. Mağara duvar sanatı adını alan, binlerce yıl öncesinin yazıtları bölgede ki medeniyetler hakkında en doğru bilgileri içeriyor.
İstanbul'dan hareket eden 'Vizördeki Hayatlar' fotoğraf gurubuna Antalya'dan, Ankara'dan, Afyon'dan, İzmir'den arkadaşlarımız da katılıyor. Son yılların en yoğun kar yağışı ve soğuk havanın yurt genelinde hakim olması dolayısıyla, hepimizin yakınlarımızdan aldığı uyarı aynı oluyor. ''Kapalı yollar var..Deli misiniz bu havada bu yolculuk yapılır mı?'' sözleri fayda etmiyor, fotoğrafa gönül vermiş 45 deli gönül yola düşüyor.
Cuma gecesi yola çıkıyor, rahat, eğlenceli ama uzun bir yolculuktan sonra Kırıkkale'de kahvaltı molası veriyoruz. Tüm yurt kardan örtü altında ve yolların bazı bölümlerinde asfalt kalın buz tabakası kaplı, yol kenarlarında çam ağaçları boyunca buzdan duvarlar oluşmuş. Kahvaltı sonrası oybirliği ile ''yola devam'' kararı alıyoruz.
Öğle vakti Kuşadası mevki Avanos'a Suhan Hoteline ulaşıp, odalarımıza yerleşiyoruz. Duş alıp, biraz dinleniyoruz. Vizördeki Hayatlar kurucuları Engin başa ve Aylin Erözcan titizlikle yönettikleri yolculukta ki inceliklerini bir kez daha gösteriyor ve küçük bir program değişikliği ile günü daha keyifli hale sokuyorlar.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Muammer Başer ve rehber Volkan Bey ile beraber öğle yemeğini yemek üzere Oba Restaurant’a hareket ediyoruz. Çamlar altında yer alan tesis bize güzel tatlar sunmak üzere güzel bir menü hazırlamış. Türkiye’deki patates üretiminin %33 ü karşılayan bölgede patatesli yemekler ağırlıklı ve testi kebabı ile ballı yoğur tatlısı menünün gözbebekleri arasında yer alıyor. Aylin Hanım garsonun yardımıyla testiyi kırıyor, servis başlıyor. Yemek yerken sohbet devam ediyor. Öğreniyoruz ki bölgeye turlarla dört mevsim turist geliyor. Ürgüp turizm bölgesi olduğundan kışın ‘’Sevgili Turizm’’i yaygın ve bu ön balayı turizminin bölgeye bol para bırakmasından esnaf memnun oluyor. %90 restoran, bar, pastane, cafe, otel, türkü evi işleterek kazanç elde ediyor. Köylerde üzümden pekmez yapılıyor. Kabak çekirdeğinin elde ayıklanarak, sütte kavrulması ile elde edilen, değişik tattaki ‘’Sütte kavrulmuş çekirdek’’bir diğer adı ‘’Köftür’’; yöreye has bir lezzet olarak anılıyor.
Yemek sonrası hatıra fotoğrafı çektirip, Uçhisar Kasabasına doğru hareket ediyoruz. Nevşehir’e 10 km uzaklıkta olan Uçhisar yerleşim merkezi, estetik görünümüyle çok çekici bir yer…Doğu Roma döneminde, korunaklı yapısı ile Arap akınlarına karşı kolayca savunma görevi üstlenmiş. Kalenin içindeki mağaraya üç yoldan giriliyor. Kapadokya’ya 1992 yılından beri ilk defa bu kadar yoğun kar yağmış. Tehlikeli olabilir düşüncesiyle, kaleye çıkamıyor, tam karşısında ki alandan fotoğraf çekmeye başlıyoruz. Bazı yerde kar neredeyse belimize kadar geliyor. Bir yandan eğleniyor bir yandan birbirimize poz veriyoruz. Sessizlik hakim, herkes pozlamaya konsantre olmuş. Manzara muhteşem, rüya gibi, ayrılmak zor geliyor.
Turasan Şarap tadım yeri ve mahzenlerinde çekim yapmak üzere otobüsümüze bindiğimizde ne kadar üşüdüğümüzü anlıyoruz. Hava güzel, güneş var ama dışarısı 1 dereceyi gösteriyor. Çaylarımızla içimizi ısıtarak ve manzarayı seyrederek yola devam ediyoruz.
Kapadokya sığınma yerlerinin geçmişi 9.yy la dayanıyor. Oluşumu 60 milyon yıldır sürmekte olan, Anadolu Platosunun sıkışmasıyla, yanardağların harekete geçerek, platoda biriken küllerin oluşturduğu tüf tabakası ana yapıyı meydana getirmiş. Zamanla sert bazaltdan oluşan lav tabakası örtü görevi görmüş, çatlayan bazalt rüzgar ve yağmur altında şapkalı konileri oluşturmuş. Daha sonraları insan el emeği ile altı, yedi katlı binaların yer altına doğru yapılmış. Çıkarılan toprak ise 24 km öteye taşınmış. Dar koridorlarla birbirine bağlanan odalar, şarap depoları, su mahzenleri, havalandırma bacaları, kiliseleriyle büyük ve güvenli yer altı kentleriyle yaşayan bir uygarlık alanı tamamlanmıştır. Halk dilinde ki ‘’Peri Bacaları’’ denen bu olağanüstü manzara böyle oluşmuştur.
Mağaralar bugün de ekonomiye doğal hizmet vermeye devam ediyor. Kalın kabuklu limonlar Ortahisar Kasaba’sında mağara depolara konuyor. I6 ay bekletilip çıkarıldığında kabuğu inceliyor. Türkiye’nin meşhur ‘’Yatak Limonu’’böyle elde ediliyor. Mersin, Antalya, Antakya’dan gelen meyveler bu doğal depolarda muhafaza edilerek, Nevşehir üzerinden yurda dağıtılıyor.
Uçsuz bucaksız her yerde kar var. Karların üstü sim gibi parlıyor. Peri Bacaları gelin olmuş diye düşünüverdim birden..Vizördeki hayatlar gurubu, için için kaynıyor. Şarkılar, türkülerle yollar kısalıyor. Servis de sınır yok. Her şey dört dörtlük. Uzun yol stresini üstümüzden attık. Gece için programlar yapılmaya başlandı bile..Engin Bey ve Aylin hanım her an otobüsün ayrı bir köşesinde arkadaşlarla bire bir sohbet etmekteler. Kahkahalar havalarda uçuşmakta…
Ürgüp yolunda ki ‘’Üç güzeller’’ adı verilen türüf dokuya ulaştık. Hele bir deveye benzer doku var ki, görülmeye değer…Her durduğumuz yerde hediyelik eşya satan esnafla sohbet ediyorum. Hepsi buranın yerlisi ve durumlarından memnunlar..O soğukta bile güler yüzlü ve saygılılar..
Karar veriyorum ki Pers dilinde 'Güzel Atlar Ülkesi' anlamına gelen Kapodokya bir kerede ve iki günde gezilecek bir yer değil..Her mevsimde ayrı güzellik taşıyan bir bölge olduğundan değişik mevsimlerde ve ara ara değişik bölgelerinde kalınarak ziyaret edilmeli..
Şarap tadımını mı merak ettiniz? Bilerek es geçtim. Çünkü bir sonra ki yazımda sizlere ayrıntılı olarak anlatmak istiyorum…
|