Kelebek kadar narin,!
Gelincik kadar zarif!
Çelik kadar güçlü!
Bizler kadınız ama önce insanız….
Fiziksel ve psikolojik şiddete ve tacize maruz kalıyoruz, hatta öldürülüyoruz.
İnsanın insana uyguladığı şiddeti, baskıyı ve zulmü anlayabilmek imkânsız.
Toplumların çekirdeğini oluşturan aileler; Bir anne- kadın, bir baba- erkek ve çocuklardan oluşur...
Her iki cinsiyette toplumun vazgeçilemez unsurlarıdır ama….
Erkek egemen toplumumuzda cinsiyet eşitliği bilinci oluşturulamamış, eşlerini malları gibi görenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Hal böyle olunca da; Ana, eş, kardeş ve kız evlat olan kadınlarımız çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Hem de en yakınları olan eşleri, babaları ya da erkek kardeşler gibi erkeklerden şiddet ve baskı görmektedirler.
Farkındalıkların artmasıyla; kadına karşı şiddete ve tacize karşı ülkemizde ve dünyada pek çok çalışma yapılmakta, yasal düzenlemeler hız kazanmaktadır. Bunlar elbette umut veren gayretlerdir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca kadınlarımızı bu tür olumsuzluklardan korumak amacıyla yasal çalışmalar hızla devam etmektedir.
Ayrıca sivil toplum kuruluşları kadınlara ve çocuklara uygulanan şiddetin ve tacizin durdurulması için projeler üretmektedirler.
Ankara Barosunca yürütülmekte olan “ Gelincik Projesi” Türkiye’de ilk defa devlet kurumlarınca da desteklenen örnek bir çalışmadır. Bu proje kapsamında gönüllü avukatlar yedi gün yirmi dört saat kadınlardan gelen imdat çağrılarına cevap vermekte, hukuki ve idari olarak gerekli desteği sağlamaktadırlar.
Kanada merkezli Kalkınmada Kadın Hakları Derneği “awid” 19-22 Nisan 2012 tarihleri arasında Haliç Kongre salonu-İstanbul’ da tüm kıtalardan gelecek yaklaşık iki bin katılımcının katılımıyla kadın sorunlarının çözümüne yönelik etkinlikler yapacaklar, ülkemizde yapılacak konferansa katkıda bulunacağımızı ve farkındalıklarımızın artmasını umut ediyorum.
Ancak; yasal düzenlemelerin kadınların mağduriyetlerini gidermek ve onları koruyabilmek için yeterli olamayacağını düşünenlerdenim. Öncelikle eğitim verilmeli ve kadınlarımız yasal haklarını öğrenmeli, yasal haklarını kullanabilecek bilince ve ekonomik güce kavuşturulmalıdırlar.
Kadınlarımızca da evlilik ( koca) bir ekonomik ve sosyal güvence olarak görülmemelidir… Kadınlarımız üretken olmalı, haklarına sahip çıkmalıdırlar ki birey olabilsinler….
Aksi takdirde;
“ Ben bilmem kocam bilir”,
” Kocamdır hem sever, hem döver” devri devam edecektir.
Uyanın gelincikler yalnız değilsiniz!
|