Barış ve huzur hiç kimsenin asla vazgeçemeyeceği yaşamsal şartlardır.
Aramızda huzurlu bir yaşam, huzurlu bir yuva, huzurlu iş yaşamı arzu etmeyen var mı?
Huzurlu olmak; önce kendimiz ile barışarak iç huzurumuzu sağlamamızla başlar… İç barış ve huzur ise vicdanımızın bizi rahatsız etmediği anlarda bizimle olabilir…
İlkeli bir yaşam sürüyorsak…
Önyargılarımızdan arınabiliyorsak….
Yetki alanlarımızda adil davranış sergiliyorsak…
Kendimiz olabiliyorsak ya da başka bir deyişle olduğumuz gibi riyasız, günü kurtarma politikalarından uzak kalabiliyorsak…
Kendimizi çok akıllı ve kurnaz zannetme yanılgısına düşmeden yaşayabiliyorsak…
Karşımızdakilerin en az bizim kadar hatta daha zeki olabileceği ihtimalini de düşünerek, kimseyi kandırmaya çalışmadan ve yargılamadan yaşamayı başarabilirsek….
Kendimize olan saygımız artacak, kendimizle barışacak ve iç huzuru yakalama şansımız da olacaktır.
Bunları niçin yazdım?
Yaşam içinde gözlemliyorum ve huzursuz oluyorum, eminim benim gibi huzursuzluk duyanların sayısı küçümsenemeyecek sayıdadır.
Güven duygumuz yara almış, kimse kimseye güvenmiyor!
Haksızlıklar ve adaletsizlikler, adamına göre muamele!
Hemen hemen her ilde bir üniversitemiz var ancak mezunlarını istihdam edebileceğimiz üretim alanlarımız yok!
Geleceğe güvenle bakamıyoruz!
Hal böyle olunca; barış ve huzur daha da bir önem kazanıyor.
Kendisi ile barışmış bireyler ile dünya barışmaya hazır olacaktır.
Adil, dürüst, ön yargısız ve çatışmalardan uzak bir yaşamı güzel ülkemin bireylerinin hak ettiğini düşünüyorum ve özlüyorum….
Huzur ve barış içinde güzel günler diliyorum.
|