Serbest bıraktım.
İçimde ki çocuğu serbest bıraktım. Yarınlarını düşlediği, yasaksız, özgür, pırıl pırıl, zamanlarına doğru...Kendi oyununu oynarken, hayatın önüne çıkaracağı oyunlara mecbur kalacağından habersiz olduğu zamanlarına.
Deniz'in ilk kızını, varoluş sebebini bilemediği, yaşadığı sevgi çemberinde biricik olmanın anlamını kavrayamadığı, anne-baba kozasında öz yaşamına hazırlandığı; engin koşusuna serbest bıraktım.
Çoşku ve neşeyle güvercinleri kovalayıp, kelebeklerin kanatlarına dokunsun; ayakları suların serin yüzünde koşarcasına kayarken; göğe yükselsin istedim. Yeryüzüne eteklerinden tuzlu damlalar düşşün. Özgür, sorumsuz, neşeyle anı yaşasın. Hep beyaz giysin, beyazında gökkuşağının tüm renklerini toplasın.
Bulutlarda gezinsin. Yüreğini uçurmayı keşfetsin.
O, hiç büyütmediğim, içimde ki çocuk bilmesin istiyorum.
Yüreğinde ki sonsuz sevginin, düş kırıklıklarına dönüşerek, avuçlarına düşeceğini bilmesin.
Elde etmek istediklerine tüm gücüyle sarılırken, ayaklarından aşağı çekileceğini bilmesin.
Ateş ve buzun gel-gitlerinde yanıp, donacağını bilmesin.
Işık ve karanlığın paradaksunda alabora olacağını bilmesin.
Üzerinde yürüdüğü denizin, eteklerinden dökülüverecek gözyaşı olduğunu bilmesin.
Şeker ve tuzun ayrı yenmesi gerekirken, bazen dilde iki tadında karmakarışık olacağını bilmesin.
Mavilerin morcivertlere, pembelerin kan kırmızısı yürek yaralarına döneceğini bilmesin.
Gerçek aşka ulaşmanın midyedeki inciyi bulmak kadar zor olabileceğini bilmesin.
Yürek sesinin bazen kürek sesi gibi başa dank edeceğini bilmesin.
Bedenini saran beyaz elbisesinde saklı gökkuşağı renklerinin bile bazen hayatına renk katamayacak kadar solacaklarını, bilmesin.
Yürüyeceği yollarda cam kırıklarına basarak ilerlemek zorunda kalabileceğini bilmesin.
Hayallerinin çoğu kez gerçekleşmeyecek rüyalarına karışacağını bilmesin.
An yaşama hevesi sonrasında benliğiyle hesaplaşırken, batacağı suyun derinliğini bilmesin.
Kendine ait sandığı vücudunun kirli ağızlardan çıkan kelimelerle sahiplenileceğini bilmesin.
Doğru ile yanlışın, nasılda yer değiştirip ruhunun alabora olacağını bilmesin.
Güvenip kendini bıraktığı avuçlarda, nasıl da çırılçıplak ve çaresiz olabileceğini bilmesin.
Doğuracağı yavruların, dağlarda taşlarda kurda kuşa yem olacağını bilmesin.
Yarınlarında bu günlerini arayacağını hiç bilmesin istiyorum.
İçimdeki çocuğu büyütmüyorum.
|