Nihayet, koşturmalı, stresli keyifli ama çok yorulduğumu hissettiğim kış aylarının sonrasında, kendimi ''Gel, gidiyoruz'' diyen, Akdağ ailesinin arabasında buluverdim. Şöför Belma, muavin Harika olunca arka koltukta kim oturmak istemez? Yol boyunca bol bol eğlenen ve arada uyuyan aile reisine sormak serbest...Hele bir de kocaman iki bavulumu arabaya yerleştirmek için nasıl çaba sarfettiğini bilseniz..
İstanbul'dan başlayan yolculuğumuza Susurluk'ta (olmazsa olmaz) ayran içmek hayaliyle ara verdik. Yemek için tost yerine, pide ve puf böreğini tercih ettik ve pişman olmadık. Yolu yarılamış olmanın keyfiyle biraz oyalandık. Damağımızda tartışılmaz lezzetlerle, tekrar yola koyulduk.
''Mazi Kalbimde''yolculuk boyunca favori CD miz oldu. İnce Saz gurubu ''Çalışmamız, ustalarımızın ruhlarının, bugüne bakışını yansıtıyor. Bu albümü, gönlümüzden geçenleri bir asır öncesinden hisseden sevgililere adıyoruz.'' demişler. Murat, Akın, Derya, Taner, Cengiz'in melodileri Dilek'in sesiyle birleşince dinlemeye doyamadığımız bir CD oluşmuş. (Alın ve dinleyin, pişman olmazsınız.)
Belma ''Bir çapkına yangınım''parçasıyla iç geçirirken; ben ''Kalbim seni özler, yollarını gözler'' nakaratını dilime takmış bulunuyorum.
Yolculuk sonunda selametle Karaağaç beldesine ulaşınca, ilk işimiz Osman Bey'e yol maceramızı kimselere anlatmaması için, anlaşma imzalatmak oldu. Bunu sevmedi ama başka çare var mı?
Uzun yıllar yaz tatillerinde ailecek Güney ve Ege beldelerini ve otelleri mesken tuttuğumuzu daha sonra tercihimizi sabit yazlıkcı olmadan yana kullandığımızı hatırlıyorum. Büyük hayallerle başlayan (son) tatilimizde, sıcak ve nemin eşimi bunaltarak, nefes alamaz hale getirdiği; kızımın klima çarpmasıyla hastalandığı, benim yediğim salatadan zehirlendiğim kabusa dönen tatile isyanım, bizi yazlık ev sahibi yapmıştı.
Anlıyorum ki yaş alınca insanın olgunlaşan bakış açısıyla birlikte, yaşam şeklinde de değişiklikler meydana geliyor.
Tatil deyince Ege ve Karadeniz sahillerini düşler oldum.
Güneşlenme sürelerim kısalıp, yüzme sürelerim uzadı.
Havuzda yüzme keyfi yerini, temiz deniz sularına dalmaya bıraktı.
Ruj sürmeden güneşe çıkmazdım, şapka takmak da şart oldu.
Sabahları geç kalkıp, uzun uzun gazete okumak... Kurukahveci Mehmet Efendi'nin kahvesini höpürdetirken günü planlamak...Saat takmadan yaşamanın dayanılmaz hafifliğinde, zamana esir olmadığını bilmek...Hamakta kitap okurken, arada gökyüzüne bakmak, sevgiliyi düşlerken, hayallerin koynunda uykuya dalmak...
Karaağaç pazarından alışveriş etmek, peynir-zeytin manyağı olup; her çeşitten tadıp, hangisinden alacağımıza karar verememek... Sonrasında Belma ile hepsinden bir miktar alma konusunda hemfikir olmak...Bu arada neredeyse yarım kalıp peynir yemiş olduğumuzun farkına vararak, kahkahalarla gülmek...Mis kokulu kekiklerden satın alıp, kuru-yaş otlar satan Emine teyzeyle sohbet etmek...Kırkağaç kavununun tadına bakıp aldıktan sonra haftaya tekrar alışverişe gelme sözü vermek...
Yeşillikler içinde ki veranda da, kuş sesleri, zeytin ağaçlarının hışırtılarıyla zenginleşen rüzgarın uğultusu ve denizin dalga seslerinin ulaştığı; sakin bir dinginlik. Tabiatın müziğini dinlemek...Bir gece balkonda uyumayı planlayarak, gökte ki yıldızımı bulmaya karar vermek...Gün batımında resim çekmek...
Belma ile resim sanatı üzerine bol sohbet, sonrasında tuvallerimize hayallerimizi aktarmak...Müzik dinlerken, yazılarımızı yazmak...Akşamları internet cafeye koşup, işlerimizi yapmak...(Vınnn? Almadık. Böylesi daha heyecanlı oluyor. Mecburi akşam yürüyüşü yapmış oluyoruz.) Asla televizyon izlememek...
Bahçe sulamak, aklıma estikçe verandaları yıkayıp, suların serinliğinde ferahlamak...Kedileri beslemek, kuşlara koyduğumuz çanaklardan ürkekce yaklaşıp su içmelerini izlemek...
Limon, kayısı, şeftali, armut ağaçlarının yerlere eğilmiş, meyve dolu dallarını görünce, hayrete düşüp resimlerini çekmek...Reçel tarifleri öğrenip, not etmek...(Kesin yapma fırsatım olamayacak, yazıldıklarıyla kalacaklar ama olsun.)
Akşamları sinkov sürmeden dışarı çıkmamak...İftar sonrası çay eşliğinde komşularla bir araya gelip, boş konuşup çok gülmek...Ara vermeksizin kriz halinde çekirdek çitlemek...Üstüne karpuz veya dondurma yiyerek serinlemek...
Doğa ile iç içe; iç huzurumu zenginleştirmek...TATİLDEYİİİMMM...
|