Kainat içinde bir zerre noktacık,
Noktanın içinde, nokta onun içinde,
Hem kainatın içinde, hem kainat onun içinde,
O’ndan amaç o değil…….. Hallac-ı Mansur…….
Yani ne denir bazen günler geceler gülebilir, bazen ağlayabilirsiniz…
Amaç o olmadıktan sonra bütün bu insani duygularında geçici olduğunu idrak ettiğimiz zaman, bize kalan sadece bir hiç…..Hiç olduğumuzu fazla ego basıp, böbürlenmememiz gerektiğin, ah bir anlasak…
Hem serden, hem yardan vaz geçeceğiz.
Çok değerli vicdani ve sufi vasıflarımız olduğu bir aşikar…!
Eğitim sistemimizdeki açıkları kapatmak için sürekli değişikliğe sebebiyet vermek, işte nasıl anlatayım; klasik matematik okutulurken modern matematiğe geçmek, şu kitabı okurken bu kitaba geçmek, içerikleriyle oynamak, amaç eğitim olduktan sonra cin aliyi çıkarıp kavram kargaşası yaratmak, madenleri anlatmayıp resimlerle kitapları süslemek, tümden teke gelip yada tam tersi tekten tüme gitmek şeklinde okuma yazma öğretmek. Bir de üstüne üstlük. 5+3+3 daha sonra 5+3+4 gibi değişliklerle öğrencilerin eğitim almalarını sayılara bağlamak. Son gelinen noktada 4+4+4 , deyim yerindeyse eti senin kemiği benim deyip okula teslim ettiğimiz göz bebeklerimizi eğitimdeki yanılsamaların ortasına salmak… daha ne anlatsam bilmem ki, gel birde oğlan çocuklarını askere, kız çocuklarını eşine teslim et..!
Tevhid-i tedrisat kanunuyla bu kadar oynanınca , akıl bi yerlerimizden kaçıyor…
Ya birde bütün sınavlarda bir sek süphe, ya iptal ya da sorularda yanlışlık ya da itirazların bile rafa kaldırıldığı ‘’külliyen yalan’’ manzaraları…
Akıl tutulması değil bu akıl osurması…. Evet çok kötü kokular geliyor, nerden derseniz toplumsal plandaki her alandan.
Birde bütün bu sancılardan sonra gel de karşılaştığın insanlardan bir güler yüz, bir saygı ve sevgi gör.
Nerdee, kolikler bile nerdeyse birbirinin gözünü oyacak…
Tüm değerlerin ayağın altına alındığı , sağ gözün sol göze güvenmediği zamanlardayız.
Gerçi çağ atladık diyen yöneticilerimiz de olmuştu, lakin uzun zamandır eski karanlık çağlara doğru yol aldığımız anlaşılıyor. Çünki kurumlar ve insanlar sürekli bir çatışma , yalan dolan ve talan içinde. Bu böyle, anlamak için örneğe gerek yok . Geceleri kalbiniz sıkışıyor ve uykularınız haram olduysa oradan anlıyabilirsiniz.!
Elimizde kaldığı için nerden tutsam, hangi konuyu yazsam da hangi önemli konuyu gün ışığına çıkarsam derken,
Tamam, ilginç bir şey anlatayım belki hoşunuza gider,,,,
Yaklaşık 1 ay önce bir arkadaşımızın başına bakın ne geliyor. Bir yerlerde metro çalışması…!Var mı, yok mu tam anlaşılmayan bir yola giriyor. Bu arada geceden yol çökmüş haberi yok zahir, tabelada çok görünür bir yerde değilmiş.!
Ve süratle önüne çıkan bir çukura düştüğü gibi bişeylere tosluyor ve takla atıyor… Araç pert ve kolu kırılıyor…Şükür ya askeri bir karakolda olsaydı sadece kolla kurtulabilir miydi.? Alim Allah….
Bütün bu acı ve elim yüzyılın kan davasını yaşarken çevremizde de neler oluyor onları gözden kaybetmiyelim lütfen.
Bakın bakalım sizin yakın çevrenizde neler oluyor; mesela sürekli bir yerler kazılıyor ve şu kadar cm lik asfaltlar sökülüp buzlamayı engelleyen göya ,asfaltlar dökülüyormu.? Altı üstü bir miktar boru geçti diye. Sabahlara kadar damperli kamyon sesinden uyuyorsanız tabii bilmeye bilirsiniz. Yada Avrupa standartına göre kaldırım yapılması için kaldırımlar tarumar ediliyor mu.?
Bütün bunların ötesinde çeşmenizden akan suyun nerden nasıl geldiği, çöplerinizin elbette geceleri toplandığını araçların sesinden anlıyormusunuz?.
El insaf ….yapılırda bu kadar yapılmaz , olmaz dediğiniz şeyler olmuyormu…?
Köşemize iletirseniz memnun olurum…
Birlikte, güzel ve barış dolu günlere ulaşmak için öncelikle birbirimize olan şu güven sorunumuzu çözmemiz gerek. Bu da nasıl olacak ki ; hiç kimsenin hiç kimseden farkı olmadığını bilerek ve görerek eğer birbirimize yalan atmaz ve egolarımızın izin verdiği ölçüde birbirimize sözel ve duygusal olarak saldırmazsak belki bu konuda bir başlangıç yapabiliriz.
Bir takım olaylarda ve insani boşluklarımızda da başka ülkeleri örnek almadan ya da benzetme yapmadan önce ’’ iğneyi kendimize , çuvaldızı başkasına’’ batırsak ..Ha ne dersiniz.?
Birde Pakistan, Hindistan olayları vardı.. . eee sen misin zülf-ü yâre dokunan yapıştırmışlar okkalıyı,
İnternette dolanan tümceleri yazıyorum:’’ Bizde öyle kaza da yok, öyle konuşan kütükte yok. Hepimiz ineğe tapıyoruz ama böyle bir öküz de görmedik…’’
Denizin yok ama dümenin çok ANKARA…
Kainat içinde bir zerre noktacık…
|