Ta uzaklardan, ayrı kaldığım, hasretin dumanlarının burnumu yaktığı ülkeme, Almanya’dan SELAM olsun diyorum.
Değerli Efece Haber okurlarına, yöneticilerine, değerli şair, şaire ve yazar dostlara MERHABA…
Evet, MERHABA derken, biliyor musunuz sizleri görüyorum şu an.
“U” şeklinde masa ve sandalyeler ve siz değerli dostlar, ben tam orta yerde, hahh sanki kendimi sınavdaymış gibi hissediyorum. Tabi ki biliyorum beni sınava çekmeyeceksiniz ama merakta etmiyor değilsiniz. Gözlerinizden okuyorum meraklarınızı.
Peki, sizleri yormadan ben başlayayım.
Nevin Işık kim?
1970 yılında çok acelem olacak ki, çocuk yaşta hayat serüveninin ‘’Gurbet Treni'ne’’ bindim. 1972 den itibaren Tren vagonu dolmaya başladı.
Yılların içinde ağırlaşan vagon, daha fazla ağırlığa dayanamadı. Çünkü onca kalabalığa rağmen tek bir makinist vardı oda ‘’BEN’’…
1987 senesinde bir indir bir bindir, vagon değiştirmeden sonra 2005 senesine doğru vagon tamamen boşaldı.
42 senedir de bitmeyen hayat serüvenimin ‘’GURBET TRENİ” nin boş vagonundayım.
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi; yılların ağırlaşan vagonun yorgunluğundan sanki kendimi inzivaya çektim. İnzivada iken, ya ‘’SUKUT’’ Nevin dedim... Tam bir sene ‘’SUKUT’ta kaldım.
İnanın konuşmayı, kim olduğumu, ne olduğumu, ne olarak yaşadığımı unuttum.
Bir dost, arkadaş, bir yar arayışına girdim. Unuttuğum konuşmamı geri bulmalıydım, anlatmalıydım, konuşmalıydım. O bir zamanlar anlatamadıklarımı, anlaşılamamışlıklarımı anlatmalı, konuşmalıydım.
Kalem ve beyaz sayfalar nedir tanımazdım.
2006 senesinde bir ilham perisinin sayesinde ‘’Seni dinliyorum’’ şiirimle kalem ve beyaz sayfalarla tanıştım.
Evet dost, arkadaş ve yadigar yarimi bulmuştum, halada onlarla haşir neşir bir halde mutluyum.
Tabi ki kendimi de ve kendime olan öz güvenimi buldum. Ben kendime çok güvenirim. Doğru ve yanlışlarımın arkasındayımdır.. Çocuksu yönümde vardır, çocuklaşmayı, şımarmayı, hayatı ve yaşamın her dalını severim. Çok esprili, sevecen, affedici olduğum kadar, katı kurallarım, yumruğunu masaya indirecek kadar sert çıkışlarımda vardır. Yarınlarım benim için çok değerlidir. Yarınların bazı yönlerine da çok ciddi bakarım. Kolay değil bir vagonun içinde tek başına hayatla mücadele ediyor olmak. Her şeyden önce onur ve gururum çok kıymetlidir.
Zamanla şiir ve yazılarımı okuyan hayranlarım bana değerli Şair Nevin hanım diye hitap etmeye başladılar ki ben şair olduğumu hala kabullenip onaylamıyorum.
Sadece kalemim benim yerime beyaz sayfalarla konuşuyor. Zaman zaman, ıslak ıslak, zaman zaman sivri , zaman zaman da renkli, iç gıcıklayıcı, offf dedirten türden. Çünkü kalemim rütük tanımıyor.
( Tabi ki zamanla şiirlerimi paylaşacağım sizlerle )
Kıssa bir süre öncesine kadar sadece şiir yazıyordum. Kıssa hikayelere, günümüzü konu eden yazılara da başladım. Bu arada bir roman yazmaya da sevdalandım. Romanımdan kesitleri sunmayacağım sizlere. Çünkü özelliği ve heyecanı kalmaz…
Bir stüdyo çalışmam oldu. Şiirlerimi yorumladım. O nedenle, sesimin duygu yüklü olduğu söylenir. On bir şiirimden oluşan bir CD çıkarttım, amacım bu CD lerle Bedensel Engellilere bağışta bulunmaktı. Amacıma da ulaştım.
Şairler geçidi Antoloji kitabında da yer aldım. Bir kaçta sahne çalışmalarım da oldu.
Teşekkürlerimi sunarak yazımı noktalamak istiyorum.
Değerli M. Yahya Efe Beyefendi başta olmak üzere, Efece Haber Gazetesi’nin yönetim kuruluna teşekkürlerimi sunarken, Efece Haber’in siz değerli yazar, şair ve şaire dostlarımın arasında yer almaktan da mutluluk duyuyorum.
Sevgiyle hoşça kalın.
|