Bu yıl Öğretmenler Günü denince, nedense aklıma şehit öğretmenlerimiz geliyor.
Ülkemizin ücra köşelerine, ışığını ve ideallerini götürmek için giden gencecik kadın- erkek öğretmenlerimiz... Can güvenliğini sağlayamadığımız, koşullarını iyileştiremediğimiz, şehit düşen, öldürülen, kaçırılan, öğretmenlerimiz...
Terörün kundakladığı okullarda çocukları korumak için can siperane gasp edilen, yaralanan, acımasızca öğrencilerinin önünde katledilen öğretmenlerimiz...
Öncelikle, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve hayata veda eden, şehit düşen öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum, rahmet diliyorum.
Öğretmenler, Cumhuriyetimizin SİVİL ASKERLERİ olmuşlardır.
Cumhuriyet, eğitimdeki dönüm noktasının başlangıcıdır ve 3 Mart 1924'de Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile laik eğitim başlamıştır. Öğretmenler Ata'nın sivil ordusu olarak Anadolu'ya yayılmışlardır.
Mustafa Kemal Atatürk Maarif işleri hakkında kararlar almadan öğretmenleri toplar ve öngörülerini alır, danışır, öğretmenlerini sayarak; eğitim kararlarını alacak kadar sağ duyulu bir liderdi.
Cumhuriyet ulusal eğitiminin modeli, iki temel kuruluşa dayandırılmıştı.. Birincisi ortaokullara öğretmen yetiştirmek için kurulan Ankara’daki Gazi Eğitim Enstitüsü; ikincisi de İstanbul Üniversitesinin kuruluşunu izleyen yıllarda liselere öğretmen yetiştirmek için kurulan, Yüksek Öğretmen Okulu modeliydi.
Gazi Eğitim Enstitüsü hem ortaokul öğretmeni yetiştiren bir öğretmen okulu, hem de Cumhuriyet eğitiminin araştırma laboratuarı oldu. Yerli ve yabancı pek çok eğitimci burada görev aldı. Liseden sonra ilk başta 2, sonra 3 yıllık bir eğitime dayanan, Fen, Edebiyat, Tarih, Coğrafya, Beden Eğitimi, Resim-iş, Müzik gibi çeşitli bölümlerden oluşan, bir fakülteyi çağrıştıran yapıda kuruldu.
Yine Cumhuriyet yönetimi, 1930’lardan sonra, mesleki ve teknik öğretim için de çeşitli düzeyde öğretmen okulları açılmış; Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu, Ankara Yüksek Teknik Öğretmen okulu önemlilerindendir.
Günümüz de öğretmenlik, saygınlığının zedelenmesi ve yıllardır, arzu edilen standartlara taşınamayan şartlarına bir de can güvenliğinin olmamasının eklenmesiyle, ideal meslek olmaktan uzaklaştırılmıştır.
İdarecilerin keyfi uygulamalarıyla değiştirilen eğitim sistemi, kalabalık sınıflarda eğitimin zorluğu, düşük ücret, fazla çalışmaya mecbur edilmek; öğretmenlerin yaşamlarını sürdürmelerini gün be gün daha zorlaştırmaktadır. Bir de bitmeyen tayin sorunları vardır.
24 Kasımlar bütün bunların anlatılması, hatırlanması için önemlidir.
Çocuklarımızın anne babalarından daha çok zamanlarını geçirdikleri, bilginin yolunu açan, hayatlarını yönlendiren öğretmenlerimiz seçkin insanlardır ve öğretmenlik saygın bir meslektir. Onlar sorunlarını hiç bir zaman sorumluluklarının üstünde tutmamışlardır.
İşte tam bu noktada Cumhuriyeti tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden Fatma Refet Angın'ı anmadan geçemeyeceğim. Kendisiyle Türk kadınlar Birliği çalışmalarım sırasında birlikte proje üretmiştik. Onca yaşına rağmen, gövdesi küçücük ama dev bilgiyle donanmış Cumhuriyet kadını Refet Hoca'nın engin tecrübelerinden faydalanmış olmanın mutluluğunu yaşadım.
Mustafa Kemal ile yolları birçok kez karşılaşmıştır. Refet Angın, birinci karşılaşmasında İlk Okul'dadır. Atatürk "Büyüyünce ne olacaksın çocuk?" diye sorunca, "Öğretmen olacağım" der. Öğretmen Okulu öğrencisiyken karşılaştığında Atatürk'e "Ben size verdiğim sözü tuttum Paşam, öğretmen oluyorum " der. Atatürk O'nun Gelibolu'daki kız çocuğu olduğunu hatırlar. ''Ne öğretmeni olmayı seçtin? '' diye sorar. ''Matematik öğretmeni'' cevabını duyunca '' Tarih öğretmeni olmalısın. Sen tarihe tanıklık ediyorsun ve gelecek nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir" der. Refet Hoca, tarih öğretmenliğini seçer.
Bu hatıratını Refet Angın'ın ağzından dinleme şansına sahip kişilerden olduğum için çok şanslıydım.Tarih öğretmenliğinden 1982 yılında emekli olmasına rağmen görevini 24 yılboyunca özel anlaşmayla sürdürürken "90 yaşındayım ama hala görevdeyim, erken emeklilik bana göre değil ve olanları da anlayamıyorum" sözleri çalışmayı ne kadar sevdiğini vurguluyordu.
12 Eylül askeri darbesinin ardından, 24 Kasım'ın Öğretmenler Günü olarak belirlenmesiyle ilk öğretmenler gününde ''Yılın Öğretmeni'' seçilen Refet Angın, Yıldız Teknik Üniversitesi senatosunun 29 Haziran 2006 tarihindeki kararıyla onursal doktora unvanı aldı. Hayatını kaybettiği 2010 yılında, son günlerine kadar Milli Eğitim Bakanlığı Onursal Danışmanlığı görevini sürdürerek genç nesillere ışık oldu.
1923 Devrimini yaşatacak kuşakları yetiştiren güce ve inanca sahip öğretmenlerimin gününü kutluyor ve saygılarımı iletiyorum.
Yazıma Cahit Külebi'nin öğretmenleri anlatan satırlarıyla son vermek istiyorum.
SİZ KARA GÖKLERIN YILDIZLARI, ISITIN YURDUMUZU SABAHA KADAR! AMA DÜŞE KALKA, AMA YİGİT, AMA UMUTLU...ALIN BENIM GÖNLÜMDEN DE O KADAR. VE ONLAR, YILDIZLAR GİBİ GÖZLERI ISIL ISIL ÖGRETMENLER, BIR BAHCIVANDIR. EN GUZEL GULLERI O YETISTIRIR. HIC YORULMADAN, BIKMADAN, USANMADAN BAHCESINDEKI GÜLLERE SU VERIR VE ONLARIN BAKIMINI TİTİZLİKLE YAPAR ...YANANLAR!
OYUNCAK İÇİN DEĞİL, KAĞIT KALEM, KİTAP İÇİN AĞLAYANLAR.
|