Onca ağır ağrı kesicilere rağmen, hatta iki gün içinde defalarca narkoz almış olduğu halde küçücük bedeni yoğun bakımdaki yatağında sancılar içinde kıvrım kıvrım kıvranırken akibetinin ne olacağı korkularıyla küçücük kalbi yaralı kuş gibi çırpınıyor olsada bitkin bir ses tonuyla şöyle diyordu ’’anne üşüme ne olur, gel sokul yorganımın altına’’.
Anne diye hitap ettiği babaannesiydi, onu doğuran bir annesi olduğu halde onu da anne bilirdi hatta babaanneye annesinden daha da çok düşkündü.
Sinem henüz 6 yaşındaydı, çocuk kliniğinde ki yoğun bakım odasından 15, 20 dakika sonra çocuk kliniğine 1,1 km mesafedeki ’’Gilead 1’’ re büyük bir amaliyat için götürelecekti .
Sinem 1996 doğumlu.
3 erkek evlattan sonra ilk ve kız torun olarak ailenin yeni bir ferdi olmuştu.
Babaannesinin elinde doğmuş onun elinde büyüyordu, el bebek gül bebek ti onun prensesi canı her şeyiydi.
Konuşmaya başladığında babaannesine anne diye hitab etmeye başlamıştı, sanki onu anne biliyordu ki kendi annesi Farida da aynı evde yaşıyor olsada.
1998:
Sinem 27 Nisan da 2 yaşına girer. Babaannesi yani ’ANNE’si doğum günü için ona prenses kıyafeti dikmiştir ve 3 katlı üzeri marzipan gülleri ile süslü pasta yaptırır. Büyük ve keyifli bir kutlama yapılımıştır.
Bir hafta sonra havaların bir yaz sıcağında olması nedeni ile o güzel havanın tadını çıkarmak için üst kattaki komşuları ile bahçede mangal yapmak için hazırlıklar yapılıyordur.
‘Farida’nın kendi evi olduğu halde Sinem ve annesi Farida babaannenin evinde kalırlar.
Annesi Farida bir gün önce kendi evine gitmek ister ve geceyi evinde geçirir.
Bir ara üst kattaki komşu teyze aşağı kata babaanne nin yanına gelir, mangalın çok kirli olduğunu ilaca yatırdığını bu süre içinde sohbet etmeye geldiğini söyler.
Bir müddet sonra mangal keyfine hazırlıklara devam etmek için evine gitmek istediğinde Sinem komşu teyzenin peşine düşer.
Babaanne çocuğun her gelenin peşine düşme alışkanlığı olur diyerek müsade etmiyordur, buna rağmen yazıktır ağlamasın hemen getiririm der ve komşu teyze Sinemi götürür.
Aradan bir on dakika geçmiştir, babaanne kızı ’’torunu’’ Sinemin çok sevdiği i muhallebiden pişirmiş kaselere boşaltmaktadır, eline son kaseyi almıştırki kase elinden düşer o an kalbine sanki bir hançer saplanmıştır kıvranarak diz üstü çöker ve Sinem diye haykırır.
Komşu teyzenin oğlu kolu alçıda olan babaannenin oğlunun yanındadır, babaanne Taylan lütfen hemen koş annen Sinemi getirsin, getirsin der ve kapı çalınır. Babaannenin arkası dönüktür kapıya.
Komşu teyze kucağında Sinemle gelmiştir, titrek bir sesle arkası dönük babaanneye seslenir ’’komşu, komşu Sinem ilaç içti’’.
Komşu teyzenin mangalını temizlemek için kullandığı limonata şişesinde bulunan (weber kies ) (yani kezzaptanda keskin) şişesinin kapağı açık halde yerde bırakmıştır. 2 yaşındaki Sinem şişedekini limonata zannederek içer.
Ambulans gelinceye kadar babaannenin ilk yardımı sayesinde Sinem kıl payı ölümden dönmüştür, dönmüştür ama kavrulan midesi ve yemek borusuyla 4 sene süresince Sinem ara ara taburcu olsada hastanede büyüyerek bir çok amaliyatlar ve ölüm tehlikeleri atlatır.
Kavrulan yemek borusunun kasları ölmüştür. Sık sık büzüşerek yapışma nedeniyle yutma olanağını 4 sene boyunca sık sık balon tedavisiyle genişletilerek sağlanmaktadır.
Her defasında balon tedavisi uygulanmanın ardından ertesi günü taburcu olan Sinem yine balon tedavisi için hastenededir, ama bu defa ateşlenir.
Mikrop kapmış olabileceği ihtimali ile taburcu edilmez. Ateşlendiği için de hiç iştahı yoktur arada bir yudum yudum çay içmektedir.
Antibiyotik verildiği halde ateşi gün be gen yükselir kan tahlillerinde görülen iltihap oranı düşeceği yerde yükselmektedir vede sancılar içinde kıvranmak ta dır Sinem.
Aradan 3 gün geçmiştir Sinemin ateşi düşmediği gibi sancıları dayanılmaz bir hal almış ve Sinem eriyip tükenmektedir.
3 üncü gün doktorlar bunun normal olmadığını söyler Sinemin rontgenleri çekilir, sonuç hiç bir şey bulunamamıştır.
O gün öğleden sonra Sinemin’’Gilead 1’’de ct tomografie çekilir.
Sonuçlar gelinceye kadar Sinemin durumu kritik göründüğünden yoğun bakım odasına getirilir.
Rontgen çekimi için sakinleştirici ct tomografie çekimi için ise narkoz verildiği vede günlerdir çektiği ızdıraplardan Sinem bitkin bir haldedir.
Bir şeylerin ters gittiğinin farkındalığı içinde de geçirmiş olduğu bir çok amaliyatlar dan ötürü korku ve panik içindedir.
’’Benim neyim var söyleyin, söyleyin lütfen ölüyorum değilmi, saklamayın benden anne, mami konuşun bir şeyler söyleyin’’
Sonuçlar gelmiştir doktor anneyi ve babaanneyi konuşma odasına alır, önce çok sakin olmalarını söyler durum tahminlerden de vahimdir.
Bu defaki balon tedavisinde Sinemin yemek borusu iğne deliği büyüklüğünde delinmiştir, içmiş olduğu çaylar sular gögüs boşluğuna sızmış ve bir santim mesafeden sonra kalbine ulaşmak üzere abse oluşmuştur.
Sinem 15, 20 dakikaya kadar amaliyathanenin hızla hazırlandığı çocuk kliniğine 1,1 km mesafedeki ’’Gilead 1’’e götürülecek, Allahdan umut kesilmez ama Sinem geri dönmeyebilir demiştir doktor.
Babaannesi yani ’anne’ ve ’mami si’nde yüreklerine bastırdıkları feryatlarında sükut, sükut başlar. Dünyaları durmuş, dilleri susmuş gözlere dolan yaşlar bastırılıyor, hayır hayır bir damla yaş dahi akmamalı gözlerden, akmamalı diyorlardı suskun cümlelerle.
Babaanne söz vermiş tir ’’Mami Farida’ya’’ Sinemin yanında şen şakrak hiç bir şey yokmuş gibi sükut edecekti, lal vuracaktı diline ve gözlerine.
Farida biliyordu ki babaanne Sineme Sinem babaanneye çok çok düşkün ve bağlıydılar, babaanne onsuz Sinem de babaannesiz duramaz yapamazdılar.
Sinemin yatağının yanına babaannenin oturmasını ister ‘’Mami Farida’’ belki son oturuşuydu,
o minicik ellerini son tutuşları olacak tı, ama Faridanın gözleri üzerindeydi babaannenin sakın sakın ha sakın dercesine.
Sinemin minicik elleri babaannenin buz gibi elleri arasındadır, gözleri gülmek zorunda olsada bedeni buz tutmuş tir tir titremekteydi babaannenin.
Bitkin bir halde tos top yatağında acılar içinde kıvranır halde yatan Sinem ‘’anne sen neden titriyorsun of ellerin de buz gibi’’,
babaanne zoraki bir gülümsemeyle ’üşüyorum kızım oda biraz soğuk gibi sanki’
Sinem ’’anne gel yanıma yorganımın altına ısınırsın biraz ‘’
‘aman olurmu kızım nasıl yatarım yanına mümkün değil kızarlar biliyorsun burası yoğun bakım odası’ ‘’peki o zaman hasta bakıcılardan sıcak kum torbası isteyelim’’
‘olmaz kızım ben burda hasta değil ziyaretçiyim hem ellerini tutuyorumya ısınırım şimdi’
‘’tamam tamam anne ben istiyeceğim senin için sıcak kum torbasını sen üşüme yeterki, üşümemelisin’’ der Sinem ve o an amaliyat odasından telefon gelir,
’’amaliyat için hazırız Sinemi acilen getirin’’.
Sinem duymuştur doktorların telefon konuşmasını , feryat çığlık çığlığa feryat Sinemde ’’biliyordum, biliyordum siz söylemesenizde ben biliyordum öleceğim ben ölüyorum değil mi? Sen anne sen onun için üşüyordun, onun için titriyordun biliyorum, biliyorum’’
Babaanne kendini dışarı atar Sineme yüksek dozda sakinleştirici verildiği anda
.
İşte o an sükutun bozgunluğu feryatları hastanenin duvarlarını param parça edercesine tokatlamak tadır.
İbrahim Tatlıses in o günlerde yeni çıkan Sinemin babaannesi ve kendi adına seçtiği şarkı aklına gelir ve şarkının başlığı olan ’’BEBEĞİM’’ le hastanenin bahçesini çınlatır.
Sinemin amaliyatı başarılı geçmiştir 4 haftalık yoğun bakımdan sonra 3 hafta stadsyon odasında kalır.
Ağızdan beslenme kesinlikle yasaklanmış mide sondesinden beslenmek üzere taburcu olur.
3 ay sonra tekrar yapılan 9 saat süren bir amaliyatla Sinemin kendi bağırsağından alınan parçayla yemek borusu genişletilir.
2 sene önce hızla büyüyen bağırsagın torbalaşma sonucu tekrar 8, 9 saat süren büyük bir amaliyat geçirmiştir.
Sağlığı eskisi gibi kötü olmasada yutma oranı bizler gibi olmadan ve ilerleyen dönemlerde ufakta olsa rizoko taşıyor olsada şimdi Sinem güzeller güzeli çıtı pıtı yaşama sımsıkı tutunmuş hayat dolu mutlu okulunda başarılı 16 yaşında bir genç kız dır.
Sinem benim torunum yani ’’KIZIM’’
‘’MAMİ’’ diye hitap ettiği Farida annesidir. Farida Marokko ludur ve 13 senedir de bir başka ailenin gelinidir.
Nevin Işık 29/11/2012 Bielefeld
|