Eskiden ne telefon ne bilgisayar nede internet vardı. Hatırlar mısınız gurbetten sılaya mektuplar yazardık, bayramlarda özel günlerde tebrik kartları yollardık.
Hasretle heyecanla cevap beklerdik.
Ne güzeldi ah o mektuplu tebrik kartlı günler buram buram sevgi, şevkat özlem hasret AŞK kokarlardı.
Büyük bir mutlulukla heyecan ve sevinçle sinemizin üzerine bastırır gözlerimizi kapatır kokularını derin derin içimize çekerdik sanki sevdiklerimiz mektup satırlarının arasındaymış, kokuları satırlara sinmiş gibi.
Hatırlarsınız değil mi?
Satırlar kurşun kalemle yazılsada virgülünde noktasında saklıydı yüreklere düşen kor yangının özlemleri.
Ne başında ne sonunda bilmezdik kalpcikler koymayı, sevgiyi şevkati aşkı anlatan satırlarımızda boya kalemleri kullanmazdık, kokular dökmezdik.
Sevgileden gelen, sevgiliye giden mektup zarflarının üzerine rujlu dudaklarımızı mühür yapardık.
Hal hatır sormalar saftı, temizdi yalansızdı.
Sıladan gelen mektubu okurken bir elimzle de kağıt ve kalemi hazırlardık anında cevaplamak, cevap bekleyeni sabırsızlan dırmamak için.
Bayramlarda, özel gün kutlamaların‘da gül kokulu tebrik kartları seçerdik heyecan ve coşkuyla, özen gösterirdik hiç kimseyi unutmamaya.
Bir başkaydı ya o mektuplu haberleşmeler ne sevgiler tükenirdi ne özlemler nede hasretler, aşk, aşk ise coşardı da coşardı dur durak bilmeyen çığıl çığıl çağlayanlar gibi.
Zaman zaman sitemler öfkeler kızgınlıklar da olurdu satır aralarında ama karşılıklı münakaşasız sessizliklerle olurdu. Sebebleri ise özlemler hasretlerden di, kin ve nefretlerden, kapris ve kıskançlıklardan olmazdı.
Kimbilir belkide çoklarımız bu gün bile hala özlem kokan, her satırın ayrı değer önemi olan mektupları halada saklamaktayız.
Hele birde o mektuplar bitmez tükenmez aşkla yazılan gurbetteki sevgileden ise
Değil mi?.
Ya şimdi?
‘‘Silah icat edildi mertlik bozuldu‘‘ gibilerinden olduk.
Telefonlar geliştirildi, internet icat edildi, sanal sayfaları çoğaldı ve bizler selamlık sabahlık lardan bir haber olduk.
Sayfalar üzerinde yazışmalarla yetinir olduk, yeri gelir tekmeler tokatlar devre dışı kalırken küfürler basarız, hakaretler yağdırdırız.
( Ben hariç diyormuşum)
Şimdi sevgiler boyalı süslü kalbcik smailleriyle yazılır oldu. Kimse bir birini görmüyor ya, duymuyor ya evlimi bekarmı ne önemi var kilerle aşk ları avuç avuç dağıtır olduk.
Resimlere aşık oluyor, iki dizelik şiir ve yazılarla kişiyi özleştirerek nerdeyse az kaldı kamara karşısında evleneceğiz.
Korkarım ki yakında kamara karşısında, sayfalar üzerinde hamile kalacağız vede doğuracağız.
Hay tüküreyim teknoloji ben senin tuşlarına emi.
Bizleri özlemlere dostluk arkadaşlıklara kardeşliklere, insanlığa, sevgilere şevkatlere AŞK a hasret bıraktın.
***
MUTLU PAZARLAR CANIM
Oralarda havalar nasıl bilmem ama
''Tıpkı sen gibi''
Güneş yüzünü çok uzaklardan gösterirken
Buralarda havalar serinledi Kuşlar bile sıcaklara akmaya başladı.
Bense hala kanatlarımı çırpamam
Bugün pazar
''Seni'' bilmem ama
Ben seni ve oraları çok özledim.
Gelmeyeceğini gelemiceğini bildiğimden mi nedir
''Yollarına'' buğulu buğulu gözlerim de akmadı
Birgün ben geleceğim
''Köyümün'' topraklarına yerleşeceğim
Bilmem sen nerede olursun ama
Bildiğim bir gerçek var
Havaların soğuk düşmelerinden değil ama
''Bugün pazar''
Ben seni ve oraları çok özledim.
Ve sensizliğe özlemlere çok üşüdüm.
Senden ne bir haber nede bir ''selam''
Gelmesede
Benden
''selam'' olsun köyüme
Yurduma ve ''sana''
***
Gül kokulu sevgilerimle.
|