Bu gün neden bu kadar öfkeliyim?
Acaba içimde coştukça coşup taşan pınarlar öfke mi?
Kin nefret mi?
Yoksa üzerleri nasır tutmuş kanayan acılar mı?
Fotoğraf çekmek genelde hepimizin yaptığı şeylerdir, kimbilir herkezin kaç fotoğraf albümleri vardır ta eskilere dayanan.
Bu günlerimize taşıdığımız çocukluktan tutalımda gençliğimizin, askerliğimizin düğün törenimizin, çocuklarımızın torunlarımızın, ziyaretlerinde bulunduğumuz eş dost, akraba ve hatta tatil vs fotoğrafları ile dolu albümlerimiz.
Zaman zaman o tozlu albümlerimizi alır sayfa sayfa acı tatlı, mutlu mutsuz yaşadığımız anıları tazeleriz, rahmetli olmuş sevdiklerimizi anımsarız.
Fotoğraf albümlerimizin sayfalarında olmayan, fotoğraflarını çekmemizin mümkün olmadığı beynimizin bir köşesinde fotoğraf gibi yer alan yaşadığımız öyle anılarımız vardırki fotoğraf albümlerinin sayfaları gibi elimize alıp o fotoğrafları göremeyiz.
Taki beynimizin bir köşesindeki fotoğrafların benzeri bir olaya tanık oluncaya kadar, işte o zaman öfkeler kin ve nefretler şaha kalkar beynimizdeki acıyan fotoğraflar kanarda ha kanar.
O henüz 17 yaşında, hamile ve 2 çocuklu genç bir anne ’ne yalan kadın demeye dilim varmıyor, benim için o küçük bir kız‘.
Küçük yaşta anne ve babası ayrılınca onu 14 yaşına kadar amcası büyütür.
Maddi ve manevi çok emek sarfetmiştir amca bey, benden bu kadar der ve küçük yaştaki kızı hiç tanımadığı bir gençle evlendirir, genç delikanlıda 15 yaşında dır.
Evlendikleri ilk geceden itibaren başlayan tam 3 sene boyunca şiddet gören hamile genç anne yanında bir bebesiyle bir haftadır kayıplardadır.
Genç anne her gün kayınvaldesinin evine giderek onların hizmetlerini bitirmenin ardından kendi evine dönerek 2 bebesiyle aç ve susuz kış soğuklarını bebelerine sarılarak geçirmek zorundadır, kocası olacak insan kılıklı serserilikten, kumar ve alkolden başını kaldırıp çalışmıyordur.
Her şiddet uygulamanın ardından genç annenin isyanlara girip evi terk eder düşüncesi ile kocası olacak insan kılıklı bebenin birini koz kullanmak amacı ile kendi annesinin evine kaçırır.
Uzun zamandır genç kadının acı ve maduriyetini izleyen yardım sever melek yürekli bir bayan genç anneye yardım elini uzatır.
Bir çok dernek ve kurumlara baş vurur, hamile genç anne ve iki bebeleri için yardım toplar.
Bu yardımlar para olarak değil ihtiyaçları temin edilerek yapılır. Eve gelen yiyecek yardımlarını koca olacak insan kılıklı poşetlere doldurarak kendi annesinin evine taşır genç anneyede ‘‘bu erzakları senmi zıkkımlanacaksın annemler yiyecek bunları‘‘ der.
O genç anneyi düşünmüyorsun bebelerini de mi düşünmüyorsun insan kılıklı hayvan.
Kış gelmiş ev buz gibidir, o yardım sever melek yürekli bayan belediyenin kömür dağıttığını lakin sıraya girilmesi gerektiğini duyar.
Beraberinde dernek başkanıyla belediyeye giderek genç annenin maduriyetini dile getirerek acil kömür gönderilmesini rica ederler.
Hah süper kömürleri götüren görevliler genç annenin evi yerine kayınvaldenin evine götürürler. Kömürlerin genç annenin ismini vererek ona ait olduğunu söylerler.
Doğuştan kalbsiz olan kayınvalde genç annenin o evde oturduğunu söyler ve kömürlere el koyar.
O gece genç anne kocası olacak insan kılıklıya bu konuyu dile getirir ‘‘hamileliğimden vaz geçtim ama iki çocuğumuz soğuktan hasta olacaklar annenin yaptığı Allahtan reva mı‘‘ der.
‘‘Senmisin anneme dil uzatan ha gel buraya Allahsız azmı yersin çokmu yersin‘‘.
Sabaha karşı yardım sever melek yürekliye bir telefon gelir,
‘‘teyzem, teyzem ölüyorum yetiş, kann revan içindeyim kocam beni duvardan duvarlara savurdu çocuğun birini her zamanki gibi annesine kaçırdı, teyzem yetiş ne olur,yetiştin yetiştin, yetişemessen kocam birazdan gelir ve şiddetine kaldığı yerden devam edecektir, yada ben yok olacağım dayanamıyorum artık, belkide karnımdaki 6 aylık bebem düşmek üzere yetiş teyzem‘‘
Yardım sever melek yürekli bayan taksiye atlar genç annenin evine gider, gider ama geç kalmıştır yıllarca uğradığı şiddetlere dayanamayıp 17 yaşındaki 6 aylık hamile anne bir bebesinide yanına alarak gitmiştir.
6 aylık hamile anne ve bir bebesinden hala haber yoktur.
Değerli okurlarım bu yazdıklarım bir hikaye değildir. Yakinen takip ettiğim gerçek bir olaydır.
‘‘Kadın olmak zor zanattır hele birde kadın madur ise dahada bir zor zanattır‘‘
Kadın olmanın zor zanatlığında her kadının kendine ve öz güvenine sarılıp güçlü olabilmesi karı değildir, zordur zor.
Bu yakinen takip ettiğim olay işte o yukarda bahsettiğim beyindeki eski bir fotoğraf albümünün sayfalarını açtı.
O açılan fotoğraf albümündeki kanayan acıların bir şansı vardı kendine olan öz güveni, yaşadığı ülkenin kanunları yasaları ve DEVLET desteği.
Her ne sebebten olursa olsun kadına kalkan eller Allahımın gazabına uğrasın. AMİN.
Gül kokulu sevgiler.
|