Toplumun gözü gazeteci, toplumun sesi gazetecidir.
Gazeteci olmasa basın olur muydu?
Basın mensuplarının rehberliği olmasa, haber alarak, aktarmak sorumluluğunu özveriyle, zor şartlar altında üstlenmeseler, kamu oyununa bilgi akışı sağlamasalar; nasıl bir dünyada yaşıyor olurduk, acaba?
İlk gazetenin, 3400 yıl önce Nil kıyısında bulunan bir tablet olduğu kabul edilir. Elden ele gezdirilerek okunmuştur. İlk basılı gazete İngiltere'de 1702 de önce yıllık, altı aylık ve daha sonra haftalık olarak basılmaya başlanmıştır. 1608 de Hollanda'da basılan ticari bülten, 1609 da Bremen yakınlarında yapılan bir baskınında olduğu konusunda görüş ayrılıkları vardır.
Osmanlı Dönemi'nin ilk resmi gazetesi 'Takvim-i Vakayi ', 2. Mahmut öncülüğünde (11 Kasım 1931-4 Kasım 1922) basılmış; varlığını Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar sürdürmüştür. Bu dönemde 'Resmi Ceride' adını alır. Sonra 'Resmi Gazete' olarak isim değişikliğine uğrar.
İlk yarı resmi gazete 'Ceride-i Havadis' tir. 1840 da İngiliz diplomat William Churchill tarafından basılmıştır.
İlk özel bağımsız gazete ise Ağah Efendi'nin, 21 Ekim 1860 da çıkardığı 'Tercüman-ı Ahval' gazetesidir.
İlk Türk gazetecileri, Çapanzade Ağah Efendi ve ilk makaleyi yazan Şinasi'dir. İlk Türk kadın gazetecimiz ise Hilal-i Ahmer Cemiyeti Genel Sekreteri, yazar Selma Rıza Hanımdır.
Şinasi, Gazetecilik Enstitüsü açılması isteğiyle, Üniversite Senatosu'na başvurmuş; 1948 de İstanbul Şehzadebaşı’nda Müderris Yahya Fehmi Tuna tarafından, orta dereceli okul açılmıştır. 1950 Ekim' inde ise İstanbul Üniversite Senato'su kararıyla, Gazetecilik Yüksek Okulu açılmıştır. 1966-1967 İstanbul Özel Gazetecilik Okulu, 1971 de İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi Gazetecilik Okulu olarak 4 yıllık öğrenime geçmiştir.
Cumhuriyet döneminde Atatürk 'Minber', 'İrade-i Milliye', Hakimiyet-i Milliye' gazetelerini çıkararak; yaptıklarını ve yapacaklarını halkı ile paylaşmış, duyurmuş, bilgi akışı sağlamıştır.
Atatürk, yaşamının içinde daima basına önem vermiş, destek olmuş, basının gücünü en akıllıca kullanmış bir liderdir. Yanında daima gazeteciler olmuş, onların bilgilerine başvurmuş, onlarla paylaşmış, eleştirilerine kulak vererek, fikirlerini önemsemiştir.
M. Kemal Atatürk, 1 Mart 1922’de TBMM’yi açılış konuşmasında da bu konuya değinmiş, “Basın milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve doğru yolu göstermede, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, özetle bir milletin saadet hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde basın, başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” Diyerek, basının bir ülkenin hayatında ki yerini vurgulamıştır
Basın demokrasinin en önemli temel unsurlarından biridir. Kamuoyunun, gözü, sesi olan basının özgür bir platformda görevini yapması sağlanmalıdır. Ülkenin haber aktarımını yapan can damarları olan gazetecilerin, zor şartlar altında özveriyle görev yaparken; günümüzde önemli sorunlarla da boğuştuğu da bir gerçektir.
Çağın en önemli ve en aktif mesleğini yapan gazetecilerin, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, haklarını tam olarak alabilmelerinin sağlanması, bilgi akışlarında objektif olmalarının korunması, demokrasinin sorunsuz devamı için de öncelikle haber üzerinde ki baskı ve sansürün kaldırılması gerekmektedir.
Basını özgür olmayan, gazetecilerinin büyük bir bölümü aslı tespit edilemeyen kanıtlarla, sebepsiz olarak hapiste tutulan ülke demokrasisine gölge düşmektedir. Basın- yayın, gurupların tekelinde olmamalıdır. Bağımsız, hür yayın yapabilmelidir. Ki, bu durum dünya basın-yayın organları tarafından ülkemizde ki basın özgürlüğünün geri kalmışlığının göstergesi olarak nitelenmekte ve kuşkuyla izlenmektedir.
Ülke basını şekil değiştirmiş, gazetesi, radyosu, televizyonu derken; global dünyada internet medyası ile çok geniş bir platforma taşınmıştır. Bu bütünün değişmeyen tek temel taşı gazeteci, ilk günkü yerini ve önemini korumakta olup daha da değer kazanmıştır.
Demokratik toplumlarda, basın özgürlüğü, insanın en doğru ve alınamaz hakkıdır. Ülke basınının görevlerini yapabilmesinin temel şartı, basın özgürlüğünün sağlanmasıdır. Gelişim pastasında ki en büyük dilim engel tanımayan, sırtında ki ağır yükü ile vicdanlı gazetecinindir.
1961 yılı itibariyle, 10 Ocak ülkemizde Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmaktadır. Basın mensuplarımız, her zaman kamu yararını göz önünde bulundurarak, tarafsız habercilik anlayışını benimsemeli, ülke gerçeklerine, milli ve ahlaki değerlere duyarlı olmalıdırlar.
Hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi yönünde, gazetecilik hak ve koşullarının iyileştirilmesi, maddi ve manevi konularda desteklenmesi, ümit ve temennimle günümüz kutlu olsun diyorum.
Kaybettiğimiz ve hayatını haber uğruna kaybeden basın şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Unutmayalım, daima öğrenen ve öğreten, 24 saat çalışan, sorumlu, tarafsız ve mesleki ilkelere sahip hayatını bu yola adayan, basın mensupları toplumun aynasıdır.
|