Efece Haber' de paylaşım butonları ve yazılarımızın okunma sayıları göstergesi devreye girdi.
Teknolojinin bizlere sağladığı bir kolaylığın elimizin altında olması, bazen can sıkıcı olabilirse de; iki tık ile okuyucuya ulaşmak ve aynayı yüzümüze tutabilmek eminim ki Efece Haber yazar ailemizin öz eleştiri yaparak daha da ileri gitmesine yol açacaktır.
Paylaşım butonları, Efece Haber internet gazetesi yazarlarının hayatına da girdi. Yazı ve haberlerimizi diğer sanal sayfalarla çok daha kolay paylaşacağız.
Ve artık yazılarımızın okunma sayılarını net olarak izleyebileceğiz. Bu duruma yazarlar içinde en çok sevenen ben olacağım kesin.
Neden mi? Efece Haberde ki yazı hayatımın 18. ayını dolduruyorum. Yoğun bir tempo ile çalışıyorum. Olayın kalbinde olmak istiyorum. Sergi haberleri ve köşe yazmak amacıyla başlayan süreç o kadar çok şeyi de içine aldı ki, maddi ve manevi anlamda bir maraton yaşıyorum. Özveriyle emek verdiğim bir konunun bana getirisini de anında görmek istiyorum.
Yazılarımın oluşumu çoğunlukla bir düşün sürecinin ardından kelimelere dökülür. Onlarca tasarının arasından seçilir ve yazı olur. Titizlenirim. İnce eler sık dokurum. Eksikleri giderilir ve bence daima bir eksiği vardır. Yazdığım yazı ve yaptığım resimlerimde hep bir eksik bulurum. Bence daima yapılması gereken bir şey daha vardır. Bunun doğal yapım olduğunu kabul ettiğimden beri biraz rahatladığımı söyleyebilirim. Bu 'eksik hissetme' duygusunun bir sonra ki yazı ve eserde beni daha ileriye götürdüğünü keşfettim.
Yazımın yayınını heyecanla beklerim. Bir de oradan kontrolünü yaparım. Okuyucu gözüyle bakmaya çalışırım. İçime sinmişse dördüncü süreç başlar.
Yazılarımı olduğunca geniş kitlelere okunmak üzere sunmaya çalışırım. Bundan böyle paylaşma butonları işimi nasıl daha da kolaylaştıracak. İki tık ile okuyucularıma ulaşmış olacağım. Dilerim ki sadece beğendik deyip geçmesinler, okumuş olsunlar. Biraz düşündürebilir, güldürebilir, acıtabilir kısaca yüreklerine dokunabilirsem amacıma ulaşmış olurum.
Amacıma ulaştığımı nasıl anlayabilirim? Bunun en net göstergesi 'yazının okunma sayısı' dır.
Yazı hayatımın ilk aylarından beri yazılarımın okunma sayısını merak etmiş, Yahya Bey'i sorularımla bunaltmış ve sonunda kendisinin hoş görüsüyle bazı yazılarımın okunma sayıları hakkında bilgi sahibi olmuştum. Öyle ki Eskişehir'de açtığım sergimin (Nisan 2011) adını o zaman en çok okunan yazıma ithafen '' AHH! AŞK '' koymuştum. Aşka gönderme yapan eserlerimin arasına yazımı da ilave ederek, keyifli bir sergi süreci yaşamıştım. Konya ve Eskişehir Üniversitesinden iki öğrenci, sergiyi tez konusu yapmak için benden izin alarak, gerekli bilgileri edindiler. Öyle ki anı defterine, sevgilisine aşk ilanı yazan gençler bile olmuştu.
M. Yahya Efe ''Yazarlarımın arasında okunma sayısı ile ilgilenen ilk kişisin'' diyerek hayretini belirtmişti.
Neden okunma sayılarını merak ettim?
Okunuyor muyum? Sorusu aklıma bile gelmedi. Biliyordum ki BEN'i ortaya gerçek olarak koyabildiysem, okunurum. Aklımı kurcalayan hangi tür yazıların okunduğu sorusuydu. Kendimle yaptığım yarışta , hayatın içinden dürüst duygularla yazarken, hangi konularla; insanlara dokunabiliyordum acaba? Değebiliyor muydum, yoksa teğet mi geçiyordum. Kendimi test etmek için, okunma sayım ve aldığım eleştiriler çok önemliydi.
Merak kediyi öldürür ama beni güldürdü.
Not: Bugün için sanat dolu bir yazı hazırlamıştım. Ama gazetemde ki yeniliği görünce, bu konuda ki duygularımı sizlerle paylaşmak istedim. İyi ki varsınız, sonsuz teşekkürlerimle.
Harika ÖREN
|