Dilin kemiği yok mu?
Yine bir soru ile başladım artık hayırlısı sayfa sonuna doğru umalım da cevapları bulabilelim.!
Efendim bu konuya nerden mi geldim derseniz, dil yarasından çok çektiğimiz malum…
Siz de mi!
Bazen bizi sözleriyle kırıyorlar, un ufak ediyorlar bazen biz karşımıza her kim gelirse gelsin onu sözel olarak hırpalayabiliyoruz… Son trend olan laf ise aramızda kalsın.,
Ezmek, Laf-ı güzaf bir güzel Çizmek.….
Kim kimi ezebilirse oh… rahatlıyor…
Karşılıklı bir birbirimizi etkileme ve düşüncelerini kabul ettirme modun da devinip gidiyoruz…
Sakın ha.! birinin nasırına basmayın o sizin ayağınızı tümden haşat edebilir.
Bu tavırların acımasızlıktan mı yoksa üstün çıkma, haklı olma sebebiyle mi alındığı ise belli değil.
Bir ikinci konu ise samimi davrandığınız kişilerin bunu suistimal ederek sizin aura alanınıza çok yaklaşması.
Hop deyin bakalım, kişilik ve özlük haklarım var kimseye dokundurtmam.
Yani , buradan şuraya geleceğim ki insan ilişkileri ve çelişkileriyle son dönem biraz yorgun ve patavatsız oldu gibi…
Üstüne üstlük birde küstah ve saygısız.
Size demi öyle geliyor!..
Ne yapmamız gerekiyor fikri olan varsa söylesin…
Ama lafı da çok uzatmasın…
En kısa cümlelerle düşüncelerini aktarabiliyorsa makbule geçer.
Kimsenin kimseyi çekecek hali yok. EEE ne demişler, benden söylemesi…
Zeka portalın da beynimizin %25’i paslandı. Yeni açılımlara ihtiyaç var…
Ziller bizim için çalıyor, teneffüse çıkmanın tam zamanı.
Bahar ayları bırakın açık kalsın pencere.
Gerçekten Mayıs ayına girdik tam bahar senfonisi bizi sarıyor ve aslında kış uykusundan uyanan doğa ile birlikte bizimde dostluk ve arkadaşlık geliştirmek için içimizde kıpırtılar hissetmemiz ve kalbimizin hızlı çarpması mümkün.
Ya nasırımıza basanlar…
Onları boşverelim…
Nasıl olsa bizde bir yerlerde birilerinin nasırına basmışızdır deyip unutalım, mı?.
Unutmazsak ve çok takarsak bir taraftan moral olarak çok yükselemeyiz ve içimizdeki neşe dışarı yansıyamaz.
Ne denir.?
Bilimsel bir harika olduğumuz doğru ama birbirimizi keşiftede biraz zorlandığımız ve keşfetmek için de hiç keyfimizin kalmadığı bir gerçek.
Sahi unutuyordum gözlem yaparken bize neşe verebilecek tek şey çocuklar vede gençler.
Onların oyun oynarken çıkardıkları şen sesler ve espriler..Ama nerde…?
Maalesef artık üt üste yığılan binalardan ve otoyollardan parklara pek yer kalmadığı için böyle cıvıl cıvıl sesleri de duyamaz olduk.
Mutlaka evde bilgisayar başında oyun oynuyorlardır.
Yaratıcılık, birilerinin yarattığı oyunlarda kazandım diye çocuğun sevincinde ve sıradan oldu artık.
Bir şeyler yapmalı neşeli vede saygılı günlerimize geri dönmeliyiz yoksa birbirimizi eze eze çok mutlu olamıyacağımız ve hayatın o inanılmaz ironisinden yararlanamıyacağımız kesin.
Karıncayı bile incitmezken nerden çıktı bu nasırlar…!
İyi haftasonları,
Lütfen,Çizmeden vede çizilmeden…
|