Hoş olmak için biliyoruz ki, ne 'sar' ne de 'bir' gerekli; ama dil devamlı sürçüyorsa, muhakkak hoş bunlardan birini yanına alıveriyor.
Dil sürçmelerine alışamadık gitti. Konuşma metinlerinde ki ikilemler ise artık iyice komik olmaya başladı. Dayatmalarla bıçak kemiğe dayandı. Baskılayınca patlayıverdi.
Şimdiye kadar gelmiş geçmiş en fazla karikatürize edilecek, HOŞ bir figürle yaşama zorluğuyla baş etmeye çalışırken olanlar oluyor.
Türk kimliği tartışması HOŞ karşılanmıyor.
İçki içenlerimiz HOŞ't diye kovalanıyor.
Şekersiz rakı olur mu olmaz mı diye biHOŞ tartışmadır gidiyor.
Ayran en HOŞ beyaz içkimiz olarak ipi gögüslüyor.
Kadın kesenlere, enseste, tecavüze HOŞ bakılıyor.
Sokakta öpüşenlere naHOŞ tutum sergileniyor.
Kutsal değerlerimize dil uzatılınca, neHOŞ dememiz isteniyor.
Taksim Gezi'de ağaçlar ve tarihi eserler talan edilirken, boş ama HOŞ bakmamız tercih ediliyor.
Biber gazından HOŞlanan bir toplum oluyoruz.
Kadınlar '5 çocuk yapın' telkiniyle, evlerinde HOŞ zaman geçirmeye özendiriliyor.
Toplumu koruyoruz kisvesiyle, kalan %50 ya dayatma uygulamak hiç HOŞ olmuyor.
Gökdelen yapmaya izin verip, sonrasında yıkalım demek karabiberli HOŞaf tadı veriyor.
Şu kubbede HOŞseda bırakmak için ille bir cami yapmak gerekmiyor.
Gaz odasına dönen İstanbul HOŞnutsuzluğunu kentine sıkı sıkıya sahip çıkarak direniyor.
Görülüyor ki sadece alkol değil, iktidar koltuğu da serHOŞ ediyor.
Baskıyla görüş dayatma HOŞsohbet etme ortamını yok ediyor.
Gözümüzle şahit olduğumuz olaylara, üç maymunu oynayan kent yöneticilerinin duyarsız tutumu HOŞgörümüzü zorluyor.
Ağızlarımızda mayHOŞ bir tat, canımız acıyor.
Türkiye’mizde iç savaş başlangıcına yol açacak bu karmaşanın büyümesine, inadına yenik düşerek ‘dur’ demeyen erk sahiplerine bütün HOŞnutsuzluğumla; nereye kadar diye sormak istiyorum.
Kara kara düşünüyorum, hadi SARHOŞ’u alkolsüz ayık tuttuk diyelim, BİRHOŞ’u nasıl kendine getireceğiz?
Harika ÖREN
|