30 sene önce fokların korunmasına ilişkin kararlar çıkartan ve eylem planları yapan BM, 1992 yılında, Dünya Özürlüler Günü'nü kabul etmiştir ve 1993 yılında da insan hakları meselesi içinde özürlülerin sorunlarıyla ilgili yeni başlıklarların ve eylemlerin planları yapılmaya başlamıştır.
Engelli insanların yaşadıkları sorunlar sadece kendilerinin değil; ailelerinin, çevrenin, toplumun, kısacası tüm insanların ortak sorunudur. İnsanların Engelli olmaları çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuç olmakla birlikte, Engelliler normal bir hayat sürmeleri ancak toplumsal duyarlılığın oluşturulmasıyla mümkünleşebilir.
Bu anlamda, Engelli vatandaşlara acıma duyguları ile yaklaşmak yerine sevgi şevkat ve kurumsal hizmetlerin geliştirilmesi esas alınmalıdır. Bu nedenle Engellilere hizmet götüren kamu, özel sektör ve gönüllü sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesine önem verilmelidir.
Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere bir çok belge Engelliler sorununu temelde bir insan hakları sorunu olarak ele almalıdır. Devletimizin evrensel ölçülerde özürlülerini sahiplenme çabası, toplumsal bilinçlenme ve kamuoyu desteği ile anlamlı ve gerçek bir boyuta ulaşabilir.
Benim yaşadığım ülkede ‘Almanya’da özürlülere engellilere tanınan hakların ülkemde de tanınması umudu ile.
Bu gün onlar kimbilir belki yarın bizler.
Dünya Engelliler haftası kutlu olsun.
Yıllar önce bir Engelli arkadaşımın hayat hikayesinden etkilenip yazmış olduğum bu şiirim tüm Engelli kardeşlerime armağanım olsun, ( Unutmayın sizi, sizleri sevenlerde var )
****
IŞIK TUT DÜNLERİN GECE KARANLIĞINDAN, YARINLARIN UMUDUNA.
Bak yine uyandın yeni bir sabaha.
Dünden geceye uykuya daldığın yatağında.
Işık tut dünlerin gece karanlığından, yarınların umutlarına.
Engel tanıma atacağın son adımlarına.
Dönüşü yok bu yolların biliyorsun,
seslenemessin sar beni diye kollarına,
Özlemine yandığın, Ana gibi yar olmaz ların,
Ana kucuğına.
Dönüpte bakmak istesende,
Katlettiğin o uzun yollara,
Göremessin ardında bıraktıklarını,
Yorgun ve süzgün bakışlarınla.
Ne dağlar tepeler tırmanmıştın,
Zirveleri katledercesine,
Yorgun düşen küheylan bedeninle, titreyen dizlerinle,
Tırmanamassın bir daha, eteklerden zirvelere.
Hatırladığında küheylanlar gibi,
Haykırdığını hayatın cıkmaz girdap sokaklarında,
Içine düşer şimdi kor gibi haykıramayışların,
Pas tutmuş, ayarı şaşmış ses akordunla.
Görmek istesende dağların zirvesine uzanan,
O küheylan gibi boyunu, kömür karası saçlarını,
Zeytin rengi, büyülü bakışlarını,
Baktığın aynalar bile catlamış, yılların yorgunluğuna.
Kaybettiklerini yılların gerisinde,
Belle şimdi haykır kendine,
Sımsıkı tutun elinde kalan hayatın son demli,
Sayılı, değerli, tükenmek üzere olan günlerine.
Engelleri koyma koltuk altlarına,
Zincirler vurma gıcırdıyan kapılarına,
Prangalara vurma gönül bahçeni,
Bir dün daha olmayacak, belkide, yarınlara son adım kala.
Işte dönüşü yok yıllara tükettiğin yolların,
Haykırışı yok, geri istemeleri, sağlıklı yaşamı,
Şarkısını mırıldan, ağlarsa anam ağlar, gerisi yalanların,
Tutun, tutun yüreğinle seni hala saran, hayatın dallarına.
Kaldır, o yorgun düşen göz kapaklarını,
Sil tüm küskünlüklerini her nerede, ne şekilde olursan ol,
Hayat yaşamaya deger, inişli çıkışlıda olsa tozlu yolları,
Hayata son kalan durağına kadar bile.
Işık tut dünlerin gece karanlığından, yarınların umuduna.
Engel tanıma atacağın son adımlarına,
Yollar inişli çıkışlı, virajlı tozlu ve yaşam acılarla dolu olsada,
Unutma senide sevenler var, henüz sonu gelmemiş yarınların yollarında
Nevin Işık
Gül kokulu saygı ve sevgilerimle.
|