Sevgili okurlar, 21.Yoksullarla Dayanışma Haftası nedeniye, Ankara’da Anayurt Gazetesi ve Efece Haber’in ortaklaşa düzenledikleri “Yoksullukla Mücadelede Kadının Yeri” konulu panele, geçirdiğim kaza dolayısıyla katılamadım. Yazırlamış olduğum bildiri, panel yöneticisi Sayın M. Yahya Efe tarafında panelde sunuldu. Sayın Efe’ye teşekkür ederim. Sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
Değerli hanımefendiler ve beyefendiler hoş geldiniz!
Bugün, sizlerle YOKSULLUKTA MÜCADELEDE KADININ YERİ ni konuşacağız.
Yoksulluk, tüm dünya ülkelerinin ortak konusudur. Dünyamızın geleceğini tehdit eden en önemli sorunlardan biridir.
90lı yıllardan itibaren, küresel bir sorun olarak algılanmıştır. Böylece yoksullukla mücadele çalışmaları, uluslararası kuruluşların, elele vermesi ile ortak stratejilerde birleşmiştir.
Yoksulluk, eşittir; parasızlıktır! Parasızlık, eşittir açlıktır! Barınaksız olmak, eğitim alamamak, tedavi olamamak uzantısında devam eder, gider.
Birleşmiş Milletler kalkınma Programı (UNDP) nın 1997 İnsani Gelişme Raporu;
İNSANİ YOKSULLUK kavramını ortaya koymuştur.
GELİR YOKSULLUĞU ölçümü, mutlak gelir üzerinden yapılırken;
İNSANİ YOKSULLUK ölçümü, eğitim düzeyi, sağlık ve temiz su kaynaklarına ulaşabilme konularını kapsamaktadır.
*Gelişmiş ülkelerdeki nüfusun %20 si dünyada ki malların %86 sını tüketiyorsa,
*Bir kaç yüz milyarderin serveti, dünyanın en yoksul 2,5 milyar insanınkine eşitse,
*Yoksulluk yüzünden her gün dünyada 30 bin çocuk ölüyorsa,
*Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 1,1 milyon insan yeterli suya, 2,6 milyon insan da temel sağlık hizmetlerine ulaşamıyorsa,
*Yaklaşık 1 milyar insan 21. yüzyıla ismini yazmayı bilmeden, bir kitap okuyamadan girdiyse, şöyle bir durup düşünmek gerekir.
Yetmez! Bilimsel araştırmalar yapmak, ulaşılan sonuçlara uyumlu, projeler üretmek; hayata geçirmek ve sorunlara çözüm getirecek olasılıkları masaya yatırarak, acil önlem almaya yönelmek gerekir. Günümüzde yoksulluk gelişmiş ülkelerde de alarm vermeye başlamıştır.
Dünyanın az gelişmiş ülkelerinde yaşanılır olmaktan çıkmış, gelişmiş ülkelerde ki gelir dağılımının eşitsizliği sonucu, global sorun haline gelmiştir.
Bir insan neden yoksulluk içinde yaşar? Fakir bir ülkede, yoksul bir aileye mensuptur. Şansı gülmeyen bir kişidir. Allah onu cezalandırdığı ya da sınadığı için olabilir mi?
Ya da zengin olmakta gözü yoktur, kadercidir, tembeldir. Bütün bunların hepsi ya da hiç biri sebep olmayabilir. Önemli olan sonuç da YOKSULLUK çektiğidir.
Herkes refah içinde olmayı, darlık çekmemeyi ister. Parayı hep isteriz ama ''Para elimizin kiridir'' de deriz değil mi? Nedendir bilinmez, elimizin kirinin refahına hiç hayır demeyiz. Bu da aslında başlı başına üzerinde tartışılması gereken ayrı bir konudur.
Yoksullukla mücadelede kadının rolü nerededir dersek, cevap ''Kadın bu sorunun tam da kalbindedir'' olur.
Ailenin kadını, anası kadın; gelecek nesilleri meydana getiren kadın; yoksulluk ve çaresizliğinin tam orta yerindedir.
Bu noktada, YOKSUL KADIN ve YOKSUL OLMAYAN KADIN ayrımını yapmam gerektiğini düşünüyorum. YOKSUL KADIN maddi yokluk içinde ailesini ayakta tutma mücadelesi verir.
Kendine güveninin her bir kırıntısını kullanarak, aile içinde ki düzeni, dirliği sağlamaya çalışır. Başı dik, onurlu çocuklar yetiştirmek zorundadır. Çocuklarına yemek, temiz yatak, iyi eğitim, kaliteli gelecek verme çabasındadır.
Eğer YOKSUL KADIN eğitimliyse bunları daha kolay yapacaktır. Çalışabilecektir. Aklını kullanacak, çevresini harekete geçirerek, imkanlara daha kolay ulaşabilecektir. Çünkü haklarını bilmektedir, kız ve erkek çocuklarını doğru yönlendirebilecektir. Sahiplendiği ailesinin yaşama haklarını metanetle, dürüst bir şekilde koruyabilecektir. Yoksulluğun bir kader olmadığının bilincinde, aşılabilir bir hayat engeli olduğunu belirleyecek; böylelikle çevresine umut kapısını aralayacaktır. Yürünen yol hayallere doğru uzanırken, daha kolay, heyecanla aşılabilecektir.
Eğer YOKSUL KADIN eğitimsizce, onun ve ailesinin yaşamı çok zor olacaktır. Öğrenilmiş boyun eğme biçimiyle, durum kabullenilecek; ''Allah verir, Allah alır'' ''Ne yapalım, kader utansın'' ''Böyle gelmiş böyle gider'' gibi, klişe cümlelerin ardına saklanılarak, yoksulluğa boyun eğilecektir. Kader olarak kabul edilecektir. Çocuklar hayal bile kuramayacak, onursuz işlere el atacak, annenin boyun eğmişliğine inat, bilenen hırslarını belki de kanunsuz yollara saparak, başlarını küçük yaşlarda belaya sokacaklardır. Uyuşturucu kullanımının 13 yaşlara kadar indiğini hatırlayınca, içimin ürpermesine mani olamıyorum. ''Aç elini kora sokar'', diye boşu boşuna dememişler.
Yoksulluğun en önemli sebebi KADIN EĞİTİMSİZLİĞİ dir. Eğitim, kişinin güçlü olmasıdır. Kadın eğitim almamışsa kızına ve oğluna neyi aktarabilir? Doğru yolu nasıl gösterebilir? Ancak deneme-yanılma metodu ile yaşanacak inişli, çıkışlı bir yaşama mecbur kalırlar.
YOKSUL OLMAYAN KADIN işte burada sahne almalı, önemli bir rol üstlenmelidir.
VARLIKLI KADIN ya da YAŞAMINI YOLUNA KOYMUŞ KADINLAR, yoksul hemcinslerine yardımcı, yol gösterici, destek olmalıdırlar. Onların yalnızlık, zorluk, çaresizlik ve belirsizliklerle dolu olan yaşam yollarına ışık tutmalıdırlar.
Tarihsel gelişimimizde medreseler, tekke ve zaviyeler, aşevleri, dergahların üstlendiği işlevleri; günümüzde sivil toplum kuruluşları, vakıflar, toplu işbirliği programları içinde, çözüme götürmeye çalışmaktalar. Dernekler, birlik ve cemiyetler, sendikalar ve odalar, mesleki kuruluşlar çevrelerine el uzatmakta, yardımcı olmaya çalışmakta, kalıcı çözümler bulmaktadırlar.
İşte, VARLIKLI KADIN yoksulluk çemberine hapsolmuş insanlara yardımcı olmak için yapılan hayırlı çalışmalarda yer almalıdır. Bunu amaç edinmelidir. Sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak yer almalıdır. Şahsi etkinlik alanlarını belirleyip, birleştirip, imkanlarını seferber etmelidir. Sivil toplum kuruluşları halkın içinden gelen yapılarıyla, olumlu işlere imza atılmasına sebep olmaktadırlar. Faaliyetleriyle sosyal hayatın çekirdeği ailenin içine ulaşarak, hayatlarına doğru katkılar sağlama olanağı yaratmaktadırlar. Bu topluluklar, gönüllü yapılarıyla, sevgi ve şefkatten yoksun dolayısıyla maneviyatları da düşük olan insanların benliklerini yapılandırarak, onlara eğitim imkanları yaratarak, güçlü kişiler, kişilikli aileler oluşumuna katkı sağlamaktadırlar.
Dünyanın dengeleri değişmektedir. İnsan hakları, yaşam ve hürriyet, eşitlik, sosyal hizmetlere rahat ulaşabilme, sağlık hizmeti alabilmek, iyi eğitim görmek; insanı güçlü kılmak, kaliteli nesillere sahip olabilmek adına çok önemlidir. Bu devletin, milletiyle elele halledebileceği vahim bir durumdur.
Biz hayatını yoluna koymuş kadınlar!
Karnı açlara, kalbimizi açmak; şevkat ve yol gösterici olmak durumundayız.
Muhakkak sivil toplum örgütlerinde yer almaya zaman ayırmak zorundayız. ''Bugün sana yarın bana'' sözü boşuna söylenmemiştir.
Çalışıyorsak hafta sonunda, çalışmıyorsak daha uzun zamanlarda, işimizden ailemizden arta kalan zamanın bir kısmını, yokluk çekenlerin maddi ve manevi yardımına ayırmalıyız.
Kesinlikle kız çocuklarının okutulması, eğitim almasını sağlayacak etkinliklerin içinde bulunmalıyız. Eğitimli her kız çocuğu bir ailenin geleceğini kurtarır. Ana olduğunda erkek ve kız çocuklarını o yetiştirecektir.
Kutsal Kitabımız OKU diye başlar. İnsanlığa inen ilk sözcük OKU olmuştur değil mi?
***
Sizlere bunları kendim söylemek isterdim. Şu masada adımın yazılı olduğu yerde oturmak ve yüzlerinizi görerek, gözlerinize bakarak konuşmak isterdim. Gelemedim, üzgünüm. Geçirdiğim kaza dolayısıyla zorunlu ev hapsindeyim.
21. Yoksullarla Dayanışma Haftası devletin sınırlı imkanlarına, ülke insanının gönül bolluğu ile alkışlanası bir hizmet sunuyor. 44 kuruluşun elele düzenlediği, artık geleneksel olmuş bu etkinliğin küçük bir parçası olmaktan gurur ve onur duyuyorum.
Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı değerli başkanı Sayın Dr. İbrahim Ateş'e, etkinliğin her aşamasında emeği bulunan Kilis Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı ve Efecehaber İmtiyaz sahibi Sayın M. Yahya Efe'ye, Anayurt Gazetesi İmtiyaz sahibi Sayın Peyman Alan ve Genel Yayın Yönetmeni Naci Alan'a; 21. Yoksullarla Yardım ve Dayanışma Haftası çalışmalarına emeği geçen, destek olan herkese teşekkürlerimi iletiyorum…
Saygılarımla.
Harika Ören
Efece haber İstanbul Temsilcisi
Bir Demet Nergis Genel Yayın Danışmanı
Akpınar Dergisi Sorumlu Yazı İşleri müdürü
Sanat Direktörü & Ressam
|