Çoğumuzun bildiği bir söz var, denir ki…
“Eğer bir gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse, sonraki düğmeleri de yanlış iliklenecektir.”
Bunu neden mi söyledim?
Şöyle bir düşünün…
Uzun süredir…
Ülkemizin hemen her türden çıkarlarının korunduğu bir politikaya rastladık mı?
Her nedense buna evet demek için bir neden görmeyi başaramadım ama sadece…
Son Lozan ve Kudüs olayları bile durumunun vahametini daha doğrusu politikasızlığımızı ortaya koymuyor mu?
Şimdi bakın…
ABD başkanının Kudüs’ ün İsrail’in başkenti olacağının ve ABD büyük elçiliğinin Kudüs’e taşınacağının açıklanmasının ardından ne oldu?
Sahi yeterli tepki yapıldı mı?
Hani ülkemizle ilgili söylemek gerekirse Cuma günleri namazdan çıkan pek kalabalık olmayan tepkileri de sayarsak…
Bence olmadı ama hemen İslam İşbirliği Teşkilatı toplantıya çağrıldı…
57 Müslüman ülkeden ne kadarı bu toplantıya katıldı dersiniz
Evet, tamı tamına 48ülke…
Tabi bunlardan da sadece 16’ sı en yetkili şekilde liderlik düzeyinde temsil edildi…
Şimdi diyeceksiniz ki tamam da…
Ya sonuç bildirisi orada yazılanlar çok mu önemsiz…
Değil ama işin içinde iş var…
Neden mi?
Şunun için…
Bildiri iki dilde hazırlanıyor ama iki metinde değişen sadece dil değil ifadeler de farklı...
Tabi siz anladınız…
Bunlardan İngilizce olanı ABD, AB ve İsrail’e hitap ederken…
Diğeri de yani Türkçe olan da haliyle bize yani iç politikaya hitap etmektedir…
Daha açık söylersek…
Türkçe metinde “Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olarak tanındığı” ifadesi yer alırken, asıl metin olan İngilizce de ise sadece “Doğu Kudüs”ün Filistin’in başkenti olarak tanınması için çağrı yapıldığı” yazılmaktadır…
Tabi bu durumda sadece Doğu Kudüs’ün konu edilmesi iki Kudüs
Daha doğrusu iki devletli bir çözümün kabul edildiği…
Dahası İsrail’in işgaline meşruiyet kazandırıldığı gibi bir anlama neden olur ki…
Bu durumda da…
Doğu Kudüs ’ün Kudüs’ün 1/5i kadar olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır…
Diyelim ki 57 ülke de aynı kararı verdi ve İsrail kınandı ne olur? Hiç bir şey…
Ne demişler “lafa değil işe bakmak gerekir…”
Bu nedenle siz; sözle eleştirmek yerine siyasi ekonomik yaptırımlarla ilgili karar alabiliyor musunuz?
Örneğin herhangi bir konuda ambargo falan uygulamaya gücünüz var mı?
Çekebiliyor musunuz büyük elçilerinizi?
Değilse bırak 57ülkeyi, 570 ülke olsan, ne fark eder?
Kaldı ki bunun dışında, siz yıllardır ABD’nin bölgede İsrail karşıtı ülkelerin zayıflatılıp, parçalanmasını amaçlayan projelere destek vermediniz mi?
Irak’ın ve Suriye’nin parçalanması çabaları bunun göstergesi değil mi?
Sahi neden? ABD’den aldığı emirlerle Suriye’ye kafa kesmeye koşan cihatçılarınız…
Yanlışlıkla bile olsa…
Bu güne kadar neden hiç İsrail yollarına düşmediler dersiniz…
ABD izin vermediği için olabilir mi?
Demek istediğim işin nirengi noktası ulus bilincidir…
O varsa ulusal çıkarlarınızı savunabiliyorsunuz…
Ama yoksa…
Kendinizi bir ulusun değil de, bir dinin, tarikatın, mezhebin temsilcisi olarak görüyorsanız varabileceğiniz en iyi yer…
Emperyalizmin yanından daha farklı bir yer olmayacaktır…
|