Bilindiği gibi Cumhuriyet Devrimlerinden birisi olan Tevhidi Tedrisat yani Eğitim Birliği Yasası’nın amaçlarından biri…
Eğitimin…
Her türden tarikat ve cemaatlerden…
Dini vakıf, dernek ve benzeri örgütlerin elinden alınarak devletleştirilmesi ise…
Diğeri de eğitimin milli olmasıydı.
Çünkü ulus devlet…
Yani Cumhuriyet kurulmuş bu nedenle de…
Tüm toplumda tek millet esasına dayalı…
Toplumda ortak değerleri geliştirmeye yönelik milli bir eğitim sistemi uygulanması bir anlamda zorunluluk haline gelmişti.
Zaten bir toplumda, hem milli, hem de dini eğitimin bir arada bulunmasına imkân bulunmuyor...
Böyle bir durum eşyanın tabiatına da aykırıdır
Düşünebiliyor musunuz?
Eğitimin bir kısmı, egemenliğin sahibini millet olarak görüp, yurttaşlığı ön plana çıkarırken…
Diğerinde de tanrı adına yönetenlere itaat etmeyi ve tebaa olunması öğretilecek…
Sizce nasıl? Olabilir mi?
Aslına bakarsanız Milli Eğitim, dini eğitimin tam tersine yönetene değil…
Topluma, millete aidiyet…
Vatana bağlılık…
Emperyalizme karşı mücadele…
Tüm toplumun ortak dil ve duygu etrafında birleşmesi gibi kavramlar esasına dayanırken…
Dini eğitimde ise doğası gereği bunların hiç biri bulunmuyor…
Zaten biraz dikkatle İslam ülkelerine baktığınızda da görüleceği üzere neredeyse bu ülkelerin hiç birinde ortak bir Millet anlayışı olmadığı gibi…
Emperyalizme karşı bağımsızlık gibi bir dertleri de bulunmamaktadır…
Bu arada kadın sesinden tahrik olan…
Heykeli put gören bir anlayışın bilimden, sanattan ne kadar haberdar olabileceğini bilmiyorum söylemeye gerek var mı ama…
Bilinen bir şey var.
O da son yıllarda…
Atatürk Devrimleri’nin tersine…
Eğitim Birliği’nin kağıt üzerinde olmasa bile gerçekte son 16 yıl içinde adım adım kaldırıldığıdır.
Nereden mi biliyoruz?
Aslında bunun için çok fazla bir çaba harcamaya falan da gerek yok.
Bakın bir zamanlar geçerli olan
“Meyhanenin yanında olmasın…”
“Dershaneye şu kadar uzak olsun…” türünden kuralların hiçe sayılarak…
Binaların elverişli olup olmadığına, öğrencilerin ihtiyaçlarına yeterli olup olmadığına bakılmaksızın…
Kentlerin ana bulvarlarında…
Ara sokaklarda…
Neredeyse merdiven altı diyebileceğimiz binlerce…
2+1
3+1 türünden her türden tarikat ve cemaatle…
Yabancı misyonlara ait okulların olduğunu göz önünde bulundurursak...
Böyle bir durumun pekala İktidarın gelecekteki hedefleriyle de doğrudan ilişkili olduğunu söylemek mümkün…
Nasıl mı?
Şöyle:
Memleketi yönetenler yıllardır Atatürk ve ulus devlet düşmanlığı yaparak eğitim sistemini de tekçi eğitim diye niteleyip saldırmıyorlar mıydı?
Ne istiyorlardı onun yerine, yeni Osmanlılık; başka bir deyişle de çok kültürlü, çok kimlikli bir devlet…
Bunu söyleyince aklınıza Osmanlıda eğitim nasıldı gibi bir soru gelebilir bu nedenle onu da bu arada söylemiş olayım…
Aynen bugün ki gibi dersek inanın hiç abartı sayılmaz
Yani milli eğitimin olmadığı ya da bugünkü gibi yok sayıldığı hemen her tarikatın her cemaatin hatta yabancı misyonların da okullarının olduğu bir sistem…
Uzun sözün kısası; Eğitim Birliği’nden, eğitim çokluğuna geçerken aynı zamanda…
Tek kültürlülükten çok kültürlülüğe…
Tek Milletten de çok milletliliğe geçiyoruz haberiniz olsun…
|