İsterseniz asıl konuya geçmeden önce, genelde bilinen bir sözle başlayalım…
Denir ki;
“Savaş siyasetin başka araçlarla devamıdır.”
Nedir anlamı
Anlamı şu; siyasette neyin mücadelesini veriyorsanız, savaşta da aynısını yapıyorsunuz demektir…
Tek fark: Birinde fikir…
Düşünce, propaganda ön plana çıkar, diğerinde de…
Asker ve silah…
Ama amaç aynıdır.
Devam edelim…
Biz şimdi Afrin’e terör örgütü ülkemizin güneyinde devlet kuramasın diye girdik öyle değil mi?
Peki
Bu terör örgütü biz hangi politikaları yanlış yaptık da tamı tamına 900 km.lik sınırımıza yerleşti…
Yanlışımız şu…
Bizim ülkemizi yönetenler, özellikle söylüyorum ne ABD’nin emperyalist bir ülke olduğunun farkındadırlar…
Ne de onun bölgeye ilişkin projelerinden…
Örneğin siz hiç bugüne kadar, adamlar harita bile gösterdiği halde, bizim ülkemizi yönetenlerden bir gün bile olsun ABD’nin BOP ‘undan bahsedildiğini…
Hatta bizden de koparılacak parçayla beraber dört ülkeden koparılacak parçalarla büyük bir Kürdistan kurmaya çalışıldığını…
Bunu yaptığında da bölgede petrol ve doğalgaz açısından çok önemli toprakları ABD’nin kendi denetimi altına alacağını, hiç duydunuz mu?
Elbette duymadınız.
Çünkü bizde kimsenin böyle bir derdi yok.
Bugün hala “ABD silah vermeyeceğine söz verdi…”
Yada “Sen binlerce kilometreden gelip nasıl dizayn yaparsın?”
Veya “işleri ABD ile birlikte yürütmek istiyoruz.” türünden ABD ile ilgili serzenişler duyuyorsunuz ya…
Sizce tüm bunları söyleyenler ABD’nin gerçekten bölgede ne yapmak istediğini anlamış olabilirler mi?
Elbette böyle bir şey mümkün görünmüyor…
Hatta tersine bu tür söylemlerin, verdiği sözü tutamamış bir müttefike duyulan bir tepki olduğunu söylemek bile mümkün…
Zaten 14 Kasım’da ABD Dış İşleri Bakanı’nın açıkladığı yeni Suriye siyaset belgesi değişikliğinin ardından başlayan “Esad teröristtir…”
“Mutlaka çekilmeli…”
Bunun yanında uçuşa yasak güvenli bölge oluşturmak adına dün tam tersi düşünülürken birden bire “3 milyon Suriyelinin geri gönderilmesi” benzeri söylemlerin de kaynağının bu açıklanan belgeden çok da kopuk olduğunu düşünmek söz konusu değil…
Çünkü
Bu açıklanan yeni belgede de ABD Suriye’den çekilmek için IŞİD hedefine bağlılığı reddedip tamamen olayı Esad’ın gönderilmesine bağlamış…
Hatta 3 milyon Suriyeliyi Suriye’ye göndermekten bile söz etmişti…
Bu nedenle bizdeki açıklamalarla da olay tamamen örtüşmektedir dersek asla yanlış olmaz.
Sahi biz Afrin’e neden girmiştik? ABD 30 bin kişilik bir ordu kuramasın ve orada ABD destekli PKK devleti kurulmasın diye değil mi?
O zaman adama sormazlar mı?
Bu 30 bin kişilik orduyu kuran, üstelik 5000 tır silahı oraya sokan ABD değil mi?
Peki, o zaman biz neden ABD’nin üslerinin de olduğu Fırat’ın doğusunda değil de Rusya’nın denetimindeki batısına girdik…
Üstelik adamlar bizdeki üslerinden PYD’ye desteğe de devam ettiği halde…
Yani demek istediğim hani siz ÖSO ile işbirliği yapıyorsunuz ya…
Bunda; ABD nasıl olsa Suriye’yi parçalayacak bu arada biz de Suriyeli cihatçı örgütlere fırsat varken hamilik yapıp bir bölge oluşturalım gibi bir düşünceniz de varsa ki, uzak bir ihtimal değil…
Siz hiç olup biteni, yani ABD’nin hala yürüttüğü BOP’u, Suriye’den sonra büyük Kürdistan’ın diğer kalan iki parçasının koparılması için sıranın Türkiye’ye ve İran’a geleceğini hiç mi hiç anlamamışsınız demektir…
Ancak bilmelisiniz ki bugün ülkemizi parçalanmaktan kurtarmanın tek yolu…
Ülke olarak Ulusal birliğimize ve ulus kimliğimize sonuna kadar sahip çıkmaktan ve Suriye’ de ABD planlarına karşı durmaktan geçmektedir…
Ama asla alet olmaktan değil…
|