Sınırın kalbur gibi delik deşik olduğunu göre göre, yazıya “sınırın öte yanı” diye başlık atmak pek akıllı işi değil ama biz böyle yaptık işte.
Pek akıllı olmadığımız bundan bile anlaşılmıyor mu?
Başbakan çıkıyor, “dili, dini, mezhebi, ırkı ne olursa olsun, gelsinler barındırırız” anlamında konuşmalar yapıyor.
Başbakan yardımcısı çıkıyor “Suriyeli Kürtler, Türklerin tarihi dostu ve doğal müttefikidir” diyor.
Şimdi biz hangisinin dediğine inanalım?
Kendilerini her konuda haklı görüyorlar.
En doğruyu bildiklerini, en doğru işleri yaptıklarını sanıyorlar.
Muhalefettekilerin her konudaki görüşleri, düşünceleri, onlara göre ciddi ve ahlaki değil.
10 yaşındaki kız öğrencilere türban takılması kendilerine göre çok ama çok doğru.
Karşı çıkan öğretmenler, öğrenci velileri, öğretmen sendikaları edepsizdir, darbecidir.
Böylelikle eğitimi de kökten hallettikleri inancındalar.
x
Güney komşu Suriye’de, şimdiye dek iktidara karşı savaşan ÖSO, YPG ile birleşip IŞİD’e karşı savaşmaya başladı.
Biz IŞİD için daha yeni yeni terör örgütü demeyi becerebildik.
Bizi IŞİD’e karşı birleşen koalisyonun içinde görmek isteyen politikalar geliştiriliyor.
Yani adım adım savaşın içine itiliyoruz.
YPG ile ÖSO birleşmiş IŞİD’e karşı savaşıyorlar ya.
Bizim tarafta, çevre köylerden insanlar toplanıp, kimi güneşe karşı elini siper ederek kimi dürbünle, Kurtlar Vadisi dizisini izler gibi savaş izliyorlar.
Sınır güvenliği olmayınca, zaten elini kolunu sallayan geliyor gidiyor.
Yani bir saat önce Suriye topraklarında, bir saat sonra Türkiye’de.
Ya da tam tersi.
IŞİD’e karşı bir araya gelen koalisyon, bizim savaşın tam da göbeğinde olduğumuzu görmüyor mu?
Görüyor ve iyice içine itmek istiyor.
Komşularla sıfır sorundan geldiğimiz nokta budur ve hala mangalda kül bırakmıyoruz…
|