Toplum, kandırıla kandırıla başlıkta belirttiğim politikaya neredeyse geldi.
Tuzu kurular hariç, artık herkes barut fıçısı gibi olmayı bıraktı, inceldiği yerden kopsun moduna girdi.
Neden tuzu kurular hariç dedim?
Onlar, birikimlerini yurtdışına çıkarma sevdasında olduklarından, telaşlı ve tedirgin de ondan.
Her şey güzünün önünde geliştiği halde, hiçbir şeye toplumsal tepki gösteremeyen halkın, inceldiği yerden kopsun noktasına gelmesini yadırgamamak gerek.
Üstelik durum böyleyken, iktidarıyla, muhalefetleriyle politikacılar da ayni paralelde değiller mi?
Yani inceldiği yerden kopsun paralelinde.
Bu kanıya nasıl vardım?
Baksanıza, her parti kurultay kurultay yaşayıp gitmiyor mu?
Herkes yönetimde bir yerlere gelmeye çalışırken, yönetilenlerin derdine derman olmaya çalışanını görebiliyor musunuz?
Bu arada başta Suriye ve Afganistan olmak üzere, Irak’tan, İran’dan, Afrika’nın çeşitli ülkelerinden, düzenli – düzensiz göç almamız sürmüyor mu?
İlerde başımıza çeşitli işler açacak olan bu sığınmacı politikası ile ilgilenen, bu konuyu tartışmaya açan kaç siyasal parti var?
NÜFUS PATLAMASI…
Her evlenenden ilkin üç çocuk, daha sonra beş çocuk isteme politikası nedeniyle, söz dinleyenlerce nüfus patlaması yaşandı hamdolsun.
Salt bizden mi?
İki, üç, dört eşli sığınmacılar da bu nüfus destekleme politikasıyla üredikçe üremiyorlar mı?
Bizde nüfus planlaması pek gündeme getirilmiyor.
Bu nüfus planlama politikası, trafik kazalarına havale edilmiş gibi görünüyor.
Her gün yaşanan trafik kazalarında yitirilen canlarla, nüfus planlamasının trafiğe havale edildiğini söylemekte haksız mıyım?
İlginç ve ilginç olduğu kadar da duyarsız olduk vesselam…
|