Yalan, başta son din İslam olmak üzere bütün dinlerde günahtır.
% 99 u Müslüman olan cennet ülkemizde yalan söylemek, yalanla aldatmak ve aldanmak, “mubah” sayılır oldu.
Biraz açayım mı?
İktidarıyla, muhalefetiyle politikacılar, sıkıştıkça yalana sarılıyor.
Yereliyle, yaygınıyla hemen hemen tüm gazeteler, yalan haberlerle toplumu aldatıyor.
Televizyon programlarına gelince;
Açık oturumlar düzenleniyor, koca koca televizyon kargaları, birbirlerinin ve izleyicilerin gözünün içine baka baka yalanlar söylüyorlar.
Toplum da yalana alıştırıldığından olsa gerek, arada bir doğru söyleyenlere inanmakta güçlük çekiyor.
Ege’de adalar gitmiş, Suriye’nin kuzeydoğusunda Amerika destekli teröristler, Amerika bayraklı zırhlı araçları ve ağır silahlarıyla fink atıyor.
Ülkenin kuzeyinden hemen hemen her gün şehitler geliyor.
Ankara her şeyden haberdar ama görmezden, duymazdan geliyor.
Suriye’nin, Libya’nın düştüğü durumu anlamak, analiz etmek, düşünerek örnek almak yerine, suskunluğu tercih ediyoruz.
Bu arada artık pek dillendirilmese de eş başkanlarından biri olduğumuzu gururla söylediğimiz Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) sinsi bir biçimde uygulandığını göremiyoruz.
Ne yapıyoruz?
Yapay gündemler üreterek halkı oyalamaya çalışıyoruz.
Ne yapıyoruz?
2024 Mart sonunda yapılacak yerel seçimlere kilitleniyoruz.
Başta Suriye ve Afganistan olmak üzere, “düzenli – düzensiz” milyonlarca sığınmacıya ensar olmakla övünüyoruz.
40 yılı aşkın bir zamandan bu yana PKK ile başa çıkamamışız, elin başıbozuklarına ensar olmayı meziyet sanıyoruz.
Doktoruyla, akademisyeniyle, mimarıyla, mühendisiyle, yazılımcısıyla, dalında yetişmiş gençlerimiz, gelecek kaygısıyla yurtdışına giderken, bunların yerini ensar ayağıyla, çeşitli ülkelerden gelen başıbozuklarla dolduruyoruz.
Yalandan girdik, bakın nerelere geldik.
Hadi bir yalan da ben söyleyeyim;, 2024 mart sonunda yapılacak yerel seçimlerden sonra cennet ülkemize bahar gelecek.
Bilmem inandırabildim mi?...
|