Heyetler geliyor gidiyor.
ABD Dış İşleri Bakanı, Savunma Bakanı geliyor gidiyor.
Nato’nun yeni Genel Sekreteri geliyor gidiyor.
Bu arada uluslararası koalisyon güçleri, IŞİD adlı vahşi terör örgütünü bombalayıp duruyor.
Ancak bu vahşi örgüt, neredeyse sınır komşumuz olmak üzere.
Mürşitpınar Sınır Kapısı kapı olmaktan çıkmış, yolgeçen hanı olmuş.
Yarın Habur sınır kapısı, Karkamış sınır kapısı, Öncüpınar sınır kapısı, Hatay ve ilçelerindeki sınır kapıları, yolgeçen kapı olmaktan çıkıp açık kapılar olursa şaşmamak gerek.
Cumhurun başı nutuk atma derdinde.
Başbakan, cumhurun başı kadar olmasa da nutuk üstüne nutuk atıyor.
Nutuklarla zoru kolaya döndüreceklerini mi sanıyorlar nedir?
Güvenlik paketleriyle, yeni yeni yasalarla terörü önleyeceğini sananlar, yarın terörle bizzat karşılaştıklarında, “yahu biz yasa çıkardık” mı diyecekler?
x
Polisi lime lime ettiler, şimdilerde yetkisini arttırma çabasına girdiler.
Askeri darmaduman ettiler, teröre karşı askerden medet ummaya başladılar.
IŞİD, PKK, YPG, ÖSO, El Nusra, El Kaide, İhvanı Müslim gibi terör örgütleri bir araya gelip anlaşarak bir devlet kursalar, dünyaya kök söktürecekler ama onlar da kendi aralarında çarpışıp duruyorlar.
Oysa birleşip, bir operasyonla Apo’yu İmralı’dan kaçırarak başlarına geçirseler…
Oy anam, ben de nelerden söz ediyorum.
Böyle bir organizasyon olabilir mi?
Hadi oldu diyelim, sözün bittiği yere geliriz olur biter.
x
Siz Molotoflu saldırılar için yasalar çıkarmayı sürdürün.
Hadi siz ÖSO yu eğitin donatın.
Ve siz “ eeyy IŞİD, eeyy PKK” diye nutuklar atmayı sürdürün.
Hem de prof. ları suskun bir üniversitede.
Ve hala borsada kağıt oyunları oynayanlar, dolar, euro hesabı yapanlar, altının düşüşü ve çıkışı ile ırgalananlar, en önemlisi açlık sınırı, yoksulluk sınırı hesabı yapamayan sanayiciler, iş adamları ne düşünüyor bilemiyorum.
İncirlik anlaşmasına gelince; o iş ne kadar belirginse bir o kadar da karmakarış durumda.
Amerikalı “tamam” diyor, biz “yok öyle bir şey, görüşmeler sürüyor” diyoruz.
Şeffaflık hak getire.
En iyisi Veysel’den türkü söylemek; “uzun ince bir yoldayım…”
|