Hemen hemen her konuda çelişkiler ülkesi durumundayız.
Neden mi? Anlatmaya çalışalım;
Denizde kaybolanları bulamıyoruz.
Kahramanmaraş’ta toprak altında kalan işçileri hala çıkaramadığımızı bir yana bırakın, unuttuk bile.
Ermenek’te maden işçisi 18 kişi, aradan bunca zaman geçmesine karşın çıkarılamadı.
Onlar hala yerin dibindeyken, ilgili bakanlar her gün, her saat televizyonlara çıkıp cıvık konuşmalar yapıyorlar.
Uygar ve çağdaş bir ülkede, bırakın bu bakanların konuşmasını, yerlerinde bile oturamazlar.
Ben saymayı unuttum, bugün kaçıncı gün?
Bakanlar hala konuşuyorlar.
x
Cumhuriyet savcısı, Soma madenlerinde ölen 301 maden işçisi için, sebep olanlarına 301 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiş.
Hikaye.
Sonunu bekleyelim…
x
Bin odalı kaç –aksaray yetmedi, İstanbul’da Vahdettin köşküne de hazırlanılıyormuş.
Bir önceki “kardeşi” cumhurun başı, Huber köşkünden hala çıkmadı ama yakında çıkarılır.
Aha buraya yazıyorum; Huber köşkü de cumhurun başkanının çalışma ofislerinden biri olur.
x
Ülkeyi yönettiklerini sanan parlamentodaki bazı akademisyenlerin, nasıl profesör olabildiklerini merak ediyorum.
Birkaç örnekle bu merakım açayım;
Örneğin başbakan nasıl prof. olduğunu,
Beşir Atalay’ın nasıl prof. olduğunu,
Hele hele Burhan Kuzu’nun nasıl Anayasa hukuku prof.u olduğunu vallahi de billahi de çok ama çok merak ediyorum.
Böyle kıytırık konular, nedense hep dikkatimi çeker oldu.
Sizin ilginizi çekmiyor mu?
Allah benim taksiratımı affetsin…
|