Bana göre hava hoş.
70 yaşımı devirdim.
Mezar taşı okuyup okuyamama diye bir sıkıntım da yok.
Hafızım ama mezar taşlarını bu kadar merak etmemiştim.
Çünkü şimdiye kadar gördüğüm eski mezar taşlarında yazılanları anlayamadım.
Belki bundan dolayıdır, 26 yaşında yaşamını yitiren gencecik oğlumun mezar taşına, değerli ağabeyim rahmetli Seyfettin Başcıllar’ın katkılarıyla şöyle bir dörtlük yazmıştım;
“Her sevinçte, her hüzünde,
Her çiçekte duyun beni.
Yaşanan her güzel günde,
Aranızda sayın beni.”
Bilmem anlamayan var mı?
Her neyse, geçelim bunları.
x
Özel okullar, özel dershaneler, özel öğretmenler, özel üniversiteler ve özel kurslar.
Başında “milli” bulunan eğitim sistemi allak bullak.
Yıllardır bu eğitim sistemine bir ayar verilemedi.
Şimdilerde vermeye çalışıyorlar ama ters tepiyor…
x
Güdümünde olduğumuz egemen güçler, baktılar ki tarımda iyi gidiyoruz, yani neredeyse dünyaya tarım ürünleri satan bir tarım ülkesi olacağız, tarımın ipini çektiler.
Samanı bile dışarıdan alır olduk.
Kavunumuz, karpuzumuz mis gibiydi.
Şimdilerde çekirdeksiz karpuza, ne idiğü belli olmayan kavuna mahkum olduk.
x
Kandil, İmralı, ilgili bakanlık ve de ilgili birimler arasında gel – gitler sürerken, Osmanlıca mezar taşı yazılarını okuyamamak ne ayıp.
Şimdi “isteseniz de istemeseniz de” bu yazıyı okuyorsunuz ama siz gene de Osmanlıcayı öğrenin.
Allah korusun, yarın öldüğünüzde, Münkir Nekir gelip “min rabbik?” diye sorduğunda ne halt edeceksiniz.
|