Hükümetler, devleti yönetmek için vardır.
Çökertmek için değil.
Bir hukuk devletinde kimse yargıdan, yargılanmaktan çekinmez.
Bir hukuk devletinde, siyaset ahlakı ile vicdan kol koladır.
Bir hukuk devletinde seçilmişler, bu siyaset ahlakını ve vicdanı ötelerlerse, o devlete hukuk devleti denemez.
Halkı temsil etmeleri için meclise gönderilen milletvekilleri, kendi düşünceleriyle, kendi iradeleriyle davranamıyorlarsa, halkı temsil edemezler, inandırıcılıklarını yitirirler.
Bunları neden yazdım?
İnsanların ve ülkelerin tarihlerinde belli günler vardır.
5 Ocak, hem bazı insanların hem de ülkenin önemli tarihlerinden biri oldu.
Ne oldu bu tarihte?
Yüce diye sıfatlandırdığımız mecliste kurulan bir komisyon, şaibe altındaki bazı bakanları yüce divana göndermemekle, onları aklamadı aksine şaibenin üstüne tüy dikti.
Ve o sırada polise yapılan ve bir türlü sonu gelmeyen operasyonlardan biri Gaziantep’te de sürüyordu.
5 Ocak gününün akşamına bir televizyon kanalında, Ahmet’in konuyu masaya yatırdığı programda, Nazlı ile Abdulkadir’in , komisyonun aldığı aklama kararını didik didik etmeleri ise harikaydı(!)
Üzüleyim mi sevineyim mi şaşırıp kaldım.
Konuyu fazla dağıtmadan bir fıkracıkla bağlayayım;
Uzun süren bir davada yargıç zanlıya, “bak evladım, ben senin suçunun olmadığına kanaat getirdim ancak bir şahit göstermelisin ki seni berat ettireyim” deyince zanlı, boynunu bükmüş, “şahidim Allah efendim” demiş.
Yargıç, “evladım, onu mahkemeye celbedemeyiz, sen bana mahkemeye çağırabileceğimiz bir şahit gösteremezsen, bu dava daha çok uzar” diye karşılık vermiş.
X
Şimdi top Yüce Mecliste.
Siyasi ahlak, vicdan ve Hukuk devleti özlemiyle…
|