Gaziantep, ülkenin 6. Büyük kenti.
Hani “marka şehir” deniyor ya!
Sanayi kentiyiz.
Böyle özellikleri bulunan bir kentin trafiği rahat olmalı değil mi?
Bakın bakalım rahat mı?
Marka özelliği olan bir kentin, imarı, dolayısıyla yapılaşması ferah olmalı değil mi?
Bakın bakalım öyle mi?
Bırakın bunları, 8 – 10 yıl önce imara açılan yerlerin, çarpık yapılaşmayla şimdiden tıkanmasına ne dersiniz?
Hele Vilayetin, emniyetin, anakent belediyesinin, vergi dairelerinin neredeyse bitişik düzen yapılanmalarına nasıl bakıyorsunuz?
x
Telgraf’ın dünkü sayısında, sevgili Hüseyin Küpeli’nin, “Adliye Sarayı Yetersizmiş” başlığını verdiği bir yazısı vardı.
Yeni Adliye Sarayı’nın 6 yıl önce yapıldığına, günümüzde binanın yetersiz olduğu nedeniyle, yeni bir binanın daha yapılması gerektiği düşüncesine dikkat çekiyordu.
6 Yıl önce Adliye Sarayı’nı planlayanların, yapanların bu günü düşünüp düşünemediklerini haklı olarak sorguluyordu.
Hüseyin Küpeli yerden göğe kadar haklı değil mi?
Öngörülü olamama, vizyonsuzluk, bir günün beyliği beylik anlayışı, ben yaptım oldu mantığı, yıllardan beri Marka Şehir denen bu 6. Büyük kentin markasını gölgelemez mi?
Ve hala 6 yıl sonrayı göremeyenler kendilerini bu kentin sahibi olarak görüyorlarsa vah bize…
Ülkenin 6. Büyük kenti konumundaki sanayi kenti Gaziantep, evet Marka Şehir olmalıdır.
Ancak bu kafayla biraz zor geliyor bana.
Çünkü herkes günübirliğine yaşamaya alıştı.
Ben cebime bakarım arkadaş, benden sonra boran sakat mantığıyla ancak bu kadar marka olunur.
Hele şu stadyumu yıkalım, yerine beton binaları bir bir dikelim(!), görün o zaman Marka Şehir ne demekmiş…
|