Geçtiğimiz günlerde devleti yönetenlerin AB’ye sitemlerini görünce anladım ki…
AB mandacılığı biteceğe benzemiyor.
Aslında neresinden tutsanız elinizde kalıyor da isterseniz şu AB konusuna biraz değinelim…
Hani adında birlik bulunduğu için bazılarınca devletlerin eşit olarak katıldığı bir üst örgüt gibi görülüyor ya…
Doğrusunu isterseniz böyle bir şey yok.
Olay tamamen Avrupa devletlerinin bir araya gelip, güçlü tek bir Avrupa devleti oluşturmalarıyla ilgili…
Daha doğrusu bu oluşuma Avrupa Birleşik Devletleri denilse bile yanlış olmaz…
İnsan bizimkilerin bu birliğe katılmak için yıllardır süren ısrarlı taleplerini duyunca da sanılır ki…
Biz gerçekten ekonomik açıdan çok güçlü bir devletiz…
Sanayi ve tarım, hatta ticaretimiz bile son derece gelişmiş durumda…
Öyle ki
Ülkede giderek artan bir üretim fazlası nedeniyle yeni pazarların arayışına bile girdik...
Elbette böyle bir şey yok.
Hatta tam tersine, biz AB’nin açık pazarı olmuşdurumdayız…
Ülkedeki alışveriş merkezleri bile onların denetiminde…
Bu arada söz AB’den açılmışken isterseniz biraz işin tarihinden bahsedelim…
Avrupa ülkeleriyle bütünleşme maceramızdan…
Doğrusunu isterseniz bu işi bir anlamda 1838 tarihinde imzalanan Balta Limanı Anlaşmasına kadar götürmek de mümkün
Çünkü o tarihlerde de memleketi yönetenler ülke pazarınıbatılı ülkelere sınırsız bir şekilde açabilmenin derdindeydi…
Öyle ulusal ekonomiymiş…
Eşit ticaretmiş…
Memleketin kalkınmasıymış…
Kimsenin böyle bir derdi yokmuş…
Aslına bakarsanız bugünkülerin de…
Biz o batılı ülkelere verilen ekonomik ayrıcalıklardan yani kapitülasyonlardan ne zaman kurtulduk biliyor musunuz?
Lozan anlaşmasıyla…
Yine AB sürecine gelecek olursak…
Yıl 1959…
Yunanistan AET’ye katılmak için başvurunca Türkiye’de aynı yolu izliyor…
Ancak AET 1961 yılında Yunanistan’la Ortaklık anlaşmasınıimzalamasına karşın…
Türkiye’nin topluluğa alınmasına, her nedense hoşgözle bakılmıyor…
Neyse uzatmayalım…
Uzun süren müzakerelerin sonunda…
1963 yılı haziran ayında, Ankara Anlaşması imzalanıyor ve Türkiye’ye 5-12 yıllık bir hazırlık süresi veriliyor…
Anlaşmanın ülke parlamentolarında imzalanmasının uzun sürmesi üzerine, hazırlanan Katma Protokolle de…
Bu hazırlık süresi bir kısım sanayi dallarında 12 yıl olurken, önemli sanayi dalları olan Petro kimya…
Demir çelik…
Otomotiv…
Elektronik sanayisinde de 22 yıla çıkarılıyor…
Buna göre hazırlık süresi yani Avrupa’ya pazarımızıaçma süreci ne zaman başlıyor dersiniz 1983…
Biz ulusal ekonominin tasfiyesini 1980’lerdeki neo liberal rüzgâra bağlıyorduk…
Meğerse adamlar, 1963’de tarihini bile belirlemişler…
|