40 yılı aşkın bir zamandan beri yazıyorum.
Bazen öyle bir noktaya geliyorum ki ne yazacağımı şaşırıyorum.
Bir ile ya da ilçeye bir “devletlu” geliyor, trafik allak bullak.
Trafik zaten allak bullak ancak trafiğin sıkıştığı kavşaklarda bir tane trafikçi göremezken, işte o “devletlu” geldiği zaman her kavşakta beş on trafikçi.
Trafiği denetlemek ve düzenlemek için sanmayın, o ile ya da ilçeye gelen devletlunun, her şeyi günlük güneşlik görmesini ve o yollardan halkı güya selamlayarak rahat geçmesini sağlayabilmek için trafikte bir hareket.
Her şeye alıştığımız gibi böyle aymazlıkları da kanıksadık galiba.
x
Genelde, 3 döneme takılan AKP’nin kurucuları arasındaki milletvekillerinin pek rahat olduğu söylenemez.
Seçim rüzgarı esiyor ama gündeme başkanlık sistemi oturtulduğu için hepsi rahatsız.
En çok da Gaziantepli parlamenterlerin durumunu merak ediyorum.
“Koltuğu daha ısıtamadık bile” diyerek yeniden mi aday olacaklar yoksa “benden bu kadar” mı diyecekler merak ediyorum.
Benden bu kadar demeye kimsenin yaklaşacağını düşünmüyorum ancak yakın bir gelecekte bu merakımı gidereceklerini sanıyorum.
Yerelde, AKP’nin Gaziantep’te ilk il başkanı olan Ökkeş Eruslu, partinin ildeki durumundan, yeni oluşumdan pek de umutlu değil.
Bunu da açık seçik dile getiriyor.
Hani başkanlık da başkanlık diyenlere gelince;
Şöyle ya da böyle, kabul edelim ya da etmeyelim, yürürlükte olan bir Anayasa var.
İşte bu yürürlükteki Anayasa’ya göre yemin edip göreve başlayanlar ya Anayasa’yı hiçe sayıyor ya da tarihi hafıza sorunu yaşıyorlar.
x
Bir ülkede memur yaklaşık 1.800 lira, asgari ücretli işçi yaklaşık 900 lira, emekli yaklaşık bin liraya talim ederken, 15 – 20 – 25bin lira alanlar varsa, o ülkenin iş ve ücret sisteminde bir dengesizlik vardır.
İş ve ücret dengesi geçmişten bu yana dengelenemedi ama günümüzde artık sap samana karışmış duruma geldi.
Emekli bin liraya yaşama savaşı verirken, yakınların yeni yetmeleri, aylık 10 bin liralık iş bulmada zorlanmıyorlar.
Ve biz böyle günlük güneşlik bir ortamda(!) genel seçime doğru koşuşturuyoruz.
Şaşmamak, şaşırmamak elde değil…
Eeee, ne diyelim?
Ben ne diyelim diyorum da peki siz ne diyorsunuz?...
|