Seçimler bitti, artık rahatlarız diye seviniyorduk.
Seçim öncesi sık sık vurgulanan “milli irade” nin kararı, kolaya alışmış politikacının hoşuna gitmedi.
İlkeler, değerler bir tarafa bırakıldı.
Hemen hemen tüm partilerin nur topu gibi birer kırmızıçizgisi oluverdi.
Birdenbire ortada ne ilke kaldı ne de değer…
En yaşlı olduğu için makama oturan geçici başkan, meclis üyelerini namus ve şeref üstüne ant içirdikten sonra sıra meclis başkanının seçimine geldi.
Aslına bakarsanız meclis başkanlığı seçimi ilk sırada ama daha ne seçimler var ne seçimler…
Her parti meclis başkanlık divanına üye verecek, partiler gurup başkan vekillerini belirleyecek, derken efendim meclis idare amirleri seçilecek.
Bunların yanı sıra çeşitli komisyon üyelikleri var.
O komisyonların üyeleri belirlenecek.
Buraya kadar iyi bakın, daha hükümeti kimin kuracağı belli değil.
Büyük olasılıkla ve şimdiye dek alışılageldiği gibi cumhurbaşkanı, en çok milletvekili olan partinin başkanına hükümeti kurma görevi verecek.
Tabi yüce meclisin başkanı seçildikten sonra.
Derken efendim görüşmeler sürecek, kırmızıçizgiler gündeme gelecek, koşullar ortaya sürülecek, anlaşma sağlanır, hükümet kurulur mu bilemem.
Kurulamazsa, bu kez mecliste en çok milletvekili bulunan ikinci partiye görev verilecek.
Yeniden görüşmeler, yeniden, kırmızıçizgiler, yeniden koşullar devreye girecek.
Bu zaman zarfında hükümet kuruldu mu?
Hayır.
Nasıl kurulsun?
Görüşmeler, kırmızıçizgiler, koşullar, hükümetin kurulmasını engelleyecek.
Bu işin böyle gelişmesi, belki de birilerinin hoşuna gidecek ve “hadi bakalım, bu olmadı, bir seçim daha yapalım” diyecek…
Ey ahali.
Sevgili seçmen kardeşim.
Bak, verdiğin oylarla bir denge sağlamaya çalıştın ama yaptığın işi beğenen olmadı.
Zaten seni seçimden seçime beğeniyorlardı, bu kez beğendiremedin.
Şimdi, “ne olacak bu işin sonu?” diye düşündüğüne eminim.
Valla ben de ayni düşüncedeyim;
Ne olacak bu işin sonu?...
|