Seçim hükümetini kurduk hamdolsun.
Ve böylelikle yeniden seçim yollarına düştük.
Bu arada hemen hemen her gün asker öldürülüyor, polis öldürülüyor, bayrağa sarılı tabutlar içinde memleketlerine, ailelerine teslim ediliyor.
Bu şehitlerin ailelerinden başka acı yaşayan yok.
Cenaze törenlerine katılanlar, 1985 yılından bu yana “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağırıyor, o kadar…
Birileri bir şeyler yapmak zorunda.
Birileri doğruları yazmak zorunda.
Yapıyoruz da yazıyoruz da ne oluyor?
X
Ben enerji bakanı olsaydım, (olmam ya), bu seçim hükümetinden önceki enerji bakanı olan muhterem kadar pişkin olamazdım.
Ben sağlık bakanı olsaydım, (olmam ya), o sağlık bakanın olduğu kadar yüzsüz olmazdım.
Ben dünün başbakan yardımcılarından biri olsaydım, (olmam ya), “Ankara’yı parsel parsel sattı” dedikten sonra döneklik yapmaz, sözümün arkasında dururdum.
Dahasını yazmayayım, yeter…
X
Biz “3 al bir öde” gibi aldatıcı reklamlarla, ben bilmem ustam bilir, kimin eli kimin cebinde gibi programlarla uyutuladuralım, atı alan neredeyse Üsküdar’ı geçecek.
Dün boyalı gazetelerimizde, çarşaf çarşaf yeni bakanları gördük, özgeçmişlerini okuduk.
Rahatladık mı?
AKP’nin muhatabı, başbakanın demesiyle “birlikte olma zorunda kaldıkları” HDP’dir.
Ve HDP, seçimlerde ya sonunu hazırlayacak ya da puanını arttıracaktır.
Herkes milletin bekasını düşünüyor da, “puslu havada dolaşan çakallar” ın kim olduğunu herkes gibi ben de merak eder oldum.
X
Zafer Bayramımızın 93. Yılını coşkuyla kutlayamadık.
Çelenk koyma ve tebrikleri kabullerle geçiştirildi.
Ha bir de devletin zirvesinden gelen mesajları verdi ajanslar.
Zafer Bayramı mıydı?
Kimin zaferiydi?
Unutun gitsin…
|