Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık.
Kurbanın, kurban kesmenin hem siyasal malzeme olarak kullanılmasına hem de teröre aracılık olduğuna ilk kez tanık olduk.
Her yıl olduğu gibi kaçan kurbanlıklar, ardından kovalayan kurbanlık sahipleri habercilerin hep kaçırmadığı ayrı ve eğlenceli birer gösteriydi.
Her ne kadar “dini kurallara göre kurban kesmeyenlere ceza” olsa da her yıl olduğu gibi yine herkes bildiğini okudu.
Bu arada yine her yıl olduğu gibi yollarda da kurbanlar verdik.
Düne kadar basına yansıyan trafik kazası kurbanlarının sayısı 200 e yaklaşmıştı.
Bugün kaç oldu bilemiyorum…
X
Mekke ’de şeytan taşlarken verilen kurbanları saymıyorum.
O kutsal dediğimiz topraklarda her yıl hacı adaylarını kurban veriyoruz ve o topraklara gömüp geliyoruz.
Bu yıl da öyle oldu.
Suudi Prensi için açılan VİP yolun selametine, bine yakın hacı adayını kurban verdik.
Öldüğünde, Türkiye’de yas ilan ettiğimiz Suudi Kralının ülkesinde…
Bu ölü sayısını, Arabistan’ın gizlediğini vurgulayan kimi ülkeler çok daha fazla söylüyor ama biz Arabistan yönetimine toz kondurmamaya özen gösteriyoruz.
X
Şimdilerde biz “yerli ve milli” milletvekili istiyoruz.
Hani şimdiye dek yüce meclise girenler yerli ve milli değilmiş gibi.
Kimseden tık çıkmıyor.
Ne halen milletvekili olanlardan ne de milletvekilliğine soyunanlardan.
Yani “biz yeri ve milli değil miyiz?” sesi soluğu yok ama yine de herkes yüce meclise girmek için çırpınıyor.
X
Bir ilginç konu daha;
Terör olaylarında ölenlerin şehit olup olmadıklarına bundan “geru” adli tıp karar verecekmiş.
Ne diyelim?
Kolay gele…
X
Ne zaman, nerede duydum anımsayamadım ama aklımda kalmış, çünkü hoşuma gitmişti;
“Bir yerlerde devlet işlerini ciddiye alan varsa buyursun…”
13 yıldır iktidarda olan bir partinin, seçim propagandasında kullanacağı sloganları merak ediyorum.
Ve son söz cumhurbaşkanına ait; “Her Müslüman ölü yıkayabilmeli…”
|