Güvenilir biri olmak, güvenilir biri olduğunu bilmek, güzel ve onurlu bir duygudur.
Ne kadar güvenilir olduğumuzu biz değil, ilişki içinde olduklarımız bilir.
Benim cennet ülkem, en az güvenilir ülkeler arasında ikinci sıradaymış…
Bu araştırmayı kim yapmış, kimler yapmış bilemiyorum ama galiba biraz da pek yanlış olmayan bir araştırma.
Çevrenize bir bakıverin.
Kimse kimseye güvenmiyor.
O kutsal bildiğimiz güven duygusu anlamını yitirmiş.
Her işin başında ve sonunda bir aldatmacılık var.
Ne kadar iyi niyetle baksak da bu gerçeği yadsıyamayız.
Örneğin; kredi kartı konusunda çalkantılar yaşanırken, bir alış veriş merkezinde, bir petrol istasyonunda karşınıza gencecik güzel bir kız çıkıyor ve soruyor; “Kredi kartı kullanıyor musunuz?”
“Hayır, kullanmıyorum” dediğinizde ne yapıp edip sizi bir kredi kartı sahibi yapmak için canhıraş çırpınıyor.
“Evet, kredi kartım var” deseniz de kurtulamıyorsunuz.
“Falanca bankanın kartını veriyoruz, çeşitli avantajları var, bir de bunu deneyin” diye bastırıyor.
Güvenirliğini, inanırlığını yitirmiş bankalar, bankacılık hizmeti vermek yerine tefecilik yapıyor.
Haydi bakalım güvenin…
Yarın, 3 gün geciktirdiğiniz ödemeniz için, boğazınıza çökecek bankacılık sistemine buyurun güvenin…
Yalnız bankacılık mı?
Düne kadar birbirine müşteri gönderen esnaf, günümüzde bırakın müşteri göndermeyi, birbirini sıkboğaz etmek için fırsat kolluyor…
Biz birbirimize güvenmedikçe, dünya bize nasıl güvensin?
Bizi Barack Hüseyin Obama mı kurtaracak?
Bizi Alaman şansölyesi Markel mi kurtaracak?
Bizi kendini beğenmiş Sarkozi mi kurtaracak?
Bizi İtalyan şovmeni Belisconi mi kurtaracak?
Yoksa Naomi Kempil mi kurtracak?
En önemlisi biz bu “güvenilir olamamak” özelliğimizden kurtulmak istiyor muyuz?
Yarın birileri bize alaycı bir tavırla “çok çok geçmiş olsun” dediğinde, bize “ilgi ve alakanıza teşekkür ederiz” deme fırsatı bile vermeyecekler.
Baksanıza nelerle uğraşıyoruz?
Cumhuriyet Halk Partisi’ne kısaca CHP diyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi’ne kısaca MHP diyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne AKP dediğimizde “edepsiz” oluyoruz.
Ya ne denecekmiş?
Ak Parti diyecekmişiz…
Uzun adı Adalet ve Kalkınma Partisi olan siyasal örgüt, kısa adı AKP’ye bile tahammül edemiyor ve güvenemiyor.
Peki, biz kime güveneceğiz?
Dünyada, güvenilmeyen ülkeler arasında ikincilik sıramıza gelince;
Oturup düşünün.
Kendinize, bu güvenilmezlik sıralamasında bir yer bulun
Size göre bakalım kaçıncı sırada olmamız gerekir?...
|