Ülkenin çeşitli yörelerinden gelip Ankara’da toplanarak barış diye haykıracaklardı.
Olmadı.
Daha barış diye bağırmalarına fırsat kalmadan, peş peşe iki bomba patlatıldı.
Bu yazının yazıldığı ana kadar 97 ölü, Ankara’daki çeşitli hastanelerde 48 i ağır 246 yaralı olduğunu veriyordu haberler.
Cumhurbaşkanı saldırıyı şiddetle kınadı.
Başbakan ve bazı bakanlar, ölenlere rahmet, yaralananlara acil şifa dilediler.
İç İşleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Sağlık Bakanı ortak bir açıklama yaparak, ahaliye durumu anlatmaya çalıştılar.
Bir gazeteci, İç işleri Bakanına istifa edip etmeyeceğini sordu.
Bakan, “güvenlik zafiyeti olduğunu düşünmüyorum” diyerek istifa etmeyeceğini vurguladı.
95 ölü, 246 yaralı, güvenlikte zafiyet olmadığındansa, ya güvenlik zafiyeti olsaydı ne olurdu diye düşünmek bile istemiyorum.
Uygar ve çağdaş herhangi bir ülkede, böyle bir saldırı sonucu bunca ölümün, bunca yaralanmanın yaşanması halinde hükümetin yerinde kalamayacağı ortadayken, bizde pişkinlik diz boyu…
Başbakan hala ekranlara çıkıp konuşabiliyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı saldırıda ölü sayısı veriyor, İç İşleri Bakanı ayni dakikalarda ölü sayısında düşük bir rakam veriyor.
Bu İç İşleri Bakanı hala görevde.
Bombaların patlatıldığı alana yakın hastanelerden, olay yerine yarım saat sonra ambulanslar gelebiliyor.
Hastanelerin sağlık görevlileri kan anonsu yaptığı dakikalarda Sağlık Bakanı kana ihtiyaç olmadığını açıklıyor.
Bu Sağlık Bakanı hala görevde.
Devletin istihbarat örgütü MİT’in, patlamalardan sonra olaydan haberi oluyor.
MİT Müsteşarı hala görevde…
Emniyet Genel Müdürü, Ankara valisi, Ankara emniyet müdürü hala görevde.
Terörü siyaset aracı olarak gören küçük kafalılar, bu terör kurbanı 95 ölünün hangi partiye yarayacağını tartışırken benim midem bulanıyor, neredeyse kusacağım.
Başbakanın, “bu hükümet AKP hükümeti değildir” demesini derinlikli olarak düşündüm ancak yine de bir anlam veremedim.
Yayın yasağını hiç anlamadım.
“Bismillah” diye seçime gidiyoruz…
Bu korkunç terör olayından sonra ilan edilen yasa ben de katılıyorum ve tepkimi bir hafta yazmayarak göstermeye karar verdim.
|