Benim güzel ülkemin 81 tane ili var.
Son haberlere göre, yakın bir gelecekte 4 büyük ilçemiz daha il statüsü kazanacak.
O zaman benim güzel ülkemin 85 tane anlı şanlı ili olacak…
Şu anda 81 ilimiz olmasına karşın 175 tane valimiz var.
Yani il sayımızın iki katından fazla vali bulunuyor.
Şimdi bu durum, İstanbul’un eski emniyet müdürü, Osmaniye’nin yeni valisi Celalettin Cerrah döneminin, güvenlik literatürüne kazandırdığı “orantısız güç” kapsamına girmez mi?
81 il için 175 vali orantısı çarpık bir orantı değil midir?
Böyle bir idari sistem, dünyanın hangi ülkesinde vardır? bilemiyorum.
Sistem bu diyeceğim ama sistemi değiştirmek isteyen bir anlayışın, bu orantısızlığı orantılı hale dönüştürmeye gücü yetmez mi diye düşünmeden de edemiyorum.
81 il için 81 tanesi görevde, geri kalanı masa valisi 175 validen 95 tanesi ne eder? Ne iş yapar?
Sistem, sistem, sistem…
Ne sistemmiş ama?
Başa çıkmanın mümkünatı yok.
81 il, 175 vali…
Peki, bu ne biçim sistem?
Ha, bir şey daha;
Yarın bu yeni valiler kutlamaları kabul edecekler.
Kutlamalar epey bir zaman alacak.
Son zamanlardaki kutlamalarda hep “toslaşma” ya tanık oluyoruz.
Yani dostça, içtenlikle sarılıp kucaklaşmak yerine, kafaların sağ ve sol çıkıntılarıyla “toslaşma…”
Artık buna da bir standart getirmenin zamanı gelmedi mi?
Şimdi siz, “toslaşmanın da standardı mı olur?” diye soracaksınız.
Haklısınız.
Hem de yerden göğe kadar haklısınız…
Nemizin standardı var ki?
Şimdiye dek nemizin standardı oldu ki?
Buyurun size standart dışı bir konu daha;
Ülkesinin varlığı ve bütünlüğü için namusu ve şerefi üzerine yemin edenler, “yüce çatı” altında, güney sınırımızın mayından temizlenmesi ve temizleyenin de 49 yıl bu toprakları kullanması konusunu tartıştılar.
Düşünebiliyor musunuz?
Sınırımızı mayından temizleyen yabancı bir ülkeye, 49 yıllığına vatan toprağı vermek, “yüce meclis” te tartışılabiliyor.
Hem de o yemine karşın.
Vah benim güzel ülkem…
|